Üniversiteli olmanın ilk adımı dün atıldı. Bugün de ikinci oturum sınavlarla sona eriyor.
YKS’ye 3 milyon 120 bin aday başvurdu, muhtemelen yüz binlercesi dün de, bugün de sınava girmedi ya da girmeyecek.
Geçen yıl bu rakamın 500 bin olduğunu özellikle hatırlatmak isteriz!..
Kontenjanlar bu yıl da muhtemelen bir milyon civarında olacak…
Her sınavda oldu; dün ve bugünkü sınavlar için de sevinenler, üzülenler olacak.
Ne olur sınavı da sonuçları da fazla abartmayın. Kafanıza takmayın.
Elinizden geleni yapın, gerisini sonraya bırakın.
Su, öyle ya da böyle akıp yolunu buluyor.
Her öğrencinin başarılı olacağı bir alan mutlaka var ve üniversiteler de fakülteler de bu süreçte sadece bir araçtır.
Önemli olan sizsiniz.
İlginizin, yeteneklerinizin, becerilerinizin yeterince farkındaysanız ve hayalleriniz varsa, emin olun, kaç puan aldığınız, nereyi kazanacağınız çok da önemli değil.
Sadece bizdekilere değil, dünya geneline bakın!
Zirvedekiler, hep ve sadece sınav şampiyonları değil!..
Önemli olan özgüveniniz ve bunun zedelenmesine, ne sınavlarla ne de başka gerekçelerle asla izin vermeyin…
Şu günlerde pek çok kişi adayları teselli etmek için üniversitenin çok da gerekli olmadığını, bitirenlerin hallerinin ortada olduğunu, daha ötesi okuduklarına bin pişman olduklarını ulu orta söyleyeceklerdir.
Adaylara hele ki şu aşamada ne böylesi bir nasihatte bulunun ne de söylenenlere alınganlık gösterin.
Şimdi böylesi söylemlerin ne yeri ne de zamanı.
Bunları konuşmanın zamanı gelmeyecek mi? Elbette gelecek ama şimdi değil…
Sonuç ne olursa olsun, hele ki bu sınav sisteminde, kendinizi ya da çocuklarınızı asla günah keçisi ilan etmeyin, canınızı sıkmayın!
Eğer ille de bir kabahatli arıyorsanız, o kabahatli bu ucube sisteme seyirci kalanlar, YÖK, ÖSYM ve üniversitelerdir…