Anadolu Ajansı, 100’üncü yıla özel Cumhuriyet’in asırlık tanığı 100 yaşını aşmış 10 kadını fotoğrafladı.

Malatya’dan 109 yaşındaki Fatma Göçer, 107 yaşındaki Emine Yeşil, 106 yaşındaki Güllü İçli, 108 yaşındaki Hafi Can, 101 yaşındaki Sultan Kaya ve 101 yaşına giren Zeliha Boyraz, Eskişehir’den 104 yaşındaki Elife Gündüz ve 108 yaşındaki Meryem Şan, Ankara’dan 101 yaşındaki Ümmügülsüm Gürsoy ve Erzurum’dan 101 yaşındaki Aliye Göker kamera karşısına geçti.
Malatya’nın Battalgazi ilçesinde yaşayan 109 yaşındaki Fatma Göçer, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü minnetle anıyor: “Atatürk iyiydi, Allah razı olsun.”
Yeşilyurt ilçesine bağlı Oluklu Mahallesi’nde 1922 yılında dünyaya gelen, 7 çocuk annesi Sultan Kaya ise Atatürk’ü çok sevdiğini söylüyor: “Atatürk’ü hatırlıyorum, bizi o kurtardı. Aklıma az geliyor, keşke sağlığında gidip görseydik. Bugünlere onun sayesinde ulaştık. İyi ki bu ülkeyi kurtardı.”
Aynı ilçeye bağlı Aşağıköy Mahallesi’nde 107 yaşındaki, 6 çocuk, 35 torun sahibi Emine Yeşil Atatürk’ü hiç görememiş.
‘Anıtkabir’e götürseler giderim’
Yeşilyurt ilçesinde yaşayan 101 yaşındaki Zeliha Boyraz da Atatürk’ü görmediğini ama Anıtkabir’e gitmek ve dua etmek istediğini belirtiyor.
‘Atatürk öldüğünde dünya kara yasa girdi’
Eskişehir’in Alpu ilçesinde yaşayan 104 yaşındaki Elife Gündüz, Atatürk’e olan sevgisini şu sözlerle ifade ediyor: “Allah ondan razı olsun. Kemal’ime kurban olurum. Atatürk öldüğünde dünya kara yasa girdi. Aşık Veysel, Atatürk’ün arkasından çok maniler söyledi. Atatürk’ün mekanı cennet olsun.”
Erzincan’ın Kemaliye ilçesinde dünyaya gelen ve Ankara’da yaşayan 101 yaşındaki Ümmügülsüm Gürsoy, hayatı boyunca Atatürk’ü görmeyi çok istemiş ancak hiç yakından görme fırsatı bulamamış: “Atatürk’ün ölüm haberini aldığımda çok üzüldüm. Hiç unutmam bir kayısı ağacına yaslandım ve saatlerce ağladım.”
Atatürk, çocukken yanağını sıkmış
Atatürk’ün çocukken sevip yanağını sıktığı Erzurumlu 101 yaşındaki Aliye Göker ise özlemini evinde bulunan fotoğraflarıyla gideriyor.
Erzurum’daki silah fabrikasında tüfeklerin dipçiğini yapan babasının bir gün, iş yerine Atatürk’ün geleceğini söylediğini ve kendisinin de o gün fabrikaya gittiğini söyleyen, o gün yaşadıklarını anlatıyor:
“Ben de gitmek istedim ama babam ‘Olmaz, fabrikaya çocuk almazlar’ dedi. Ben de ağlayıp sızladım ve sonunda babam beni götürdü. Gittik fabrikaya, Atatürk geldi, beni sevip, yanağımı sıktı. Bana ‘Sen buraya neden geldin?’ dedi. Ben de ona ‘Seni görmeye geldim’ dedim. Bana ‘Sen beni nerden tanıyorsun?’ deyince, ona ‘Babam seni her zaman anlatırdı, o bizim paşamız derdi. Ben de anlatılanlarla seni seviyordum. Ağlayınca babam da beni getirdi’ dedim. O da bana ‘Aferin’ diyerek, yanağımı sıktı. Öldüğü zaman babamdan çok ağladım. Atatürk’ün fotoğraflarını saklıyorum. Babam fotoğrafını alçıdan yaptırmıştı, duvara asıyorduk.”