İnsan Hakları İzleme (HRW) örgütünün, 2019 Dünya Raporu’nda Türkiye hakkında geniş kapsamlı bir değerlendirme yer aldı.

Rapora göre Türkiye’de son dört yıldır hukukun üstünlüğü ve demokrasi alanlarında ciddi bir erozyon yaşandı.
Raporda yürütmenin ve siyasetin Türk yargısı üzerindeki kontrol ve etkisinin artmasıyla mahkemelerin sistematik olarak asılsız suçlamaları kabul ettiği, ikna edici kanıtlar olmadan hükümetin muhalif olarak kabul ettiği gazeteci, siyasetçi, aktivist ve insan hakları savunucuları hakkında hüküm verdiği belirtildi.
Örgüte göre 2018 yılı temmuz ayında sona eren olağanüstü hal, Türkiye’nin insan hakları sicilini geriletti. Terör suçunun suistimali, darbe girişimi sonrasındaki üçüncü yılda da devam etti.
Raporda, 2018 yılı temmuz ayında valilere güvenlik ve kamu düzenini gözetme gerekçesiyle daha fazla yetki tanınmasıyla birlikte toplanma hakkına ciddi kısıtlamalar getirildiği, uygulamanın Güneydoğu’daki Kürt nüfusu ve ülke genelindeki LGBT toplumunu orantısız ölçüde hedef aldığı kaydedildi.
Yargı reformu
Yargı reformunun ekim ayında TBMM tarafından kabul edildiği ancak reform önerisindeki bazı muğlaklıkların Türk yargı sistemindeki derin noksanlıkları gidermek için somut önlemler almayı engellediği bilgisi de raporda yer aldı.
Medyada sansür
Türkiye’de 119 gazetecinin ‘terör propagandası yapmak’ ve ‘terör örgütü üyesi olmak’ gibi suçlamalar nedeniyle hapis yattığı, televizyon kanalları dahil medyanın büyük bölümünün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın siyasi çizgisini izlediği kaydedildi.
Kürt medyasında faaliyet gösteren gazetecilerin orantısız şekilde hedef alındığı belirtilen raporda, Güneydoğu’dan yapılan haberciliğin ağır kısıtlama altında olduğuna dikkat çekildi.
RTÜK
Raporda ayrıca şöyle dendi: “Ağustos ayında alınan kararla internet yayıncılığının RTÜK denetimi altına girmesiyle birlikte YouTube üzerinden yapılan haber yayınlarının, Netflix gibi platformların, Periscope üzerinden yapılan sosyal medya yayıncılığının RTÜK yaptırımlarına maruz kalabileceği tehdidi ve internet yayıncılarına getirilen ruhsat zorunluluğu, online haber ve diğer içeriklerin daha fazla sansür altına girme riskini beraberinde getiriyor.”
Kaftancıoğlu da raporda
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na yönelik cumhurbaşkanına hakaret suçlamaları ve 2012-2017 yıllarındaki sosyal medya paylaşımları nedeniyle dokuz yıl sekiz ay hapis cezasına çarptırılması da raporda muhalif siyasetçilerin maruz kaldığı uygulamalara örnek gösterildi.
‘Terör suçlarının suiistimali’
Osman Kavala’nın Gezi Parkı protestolarına mali destek sağladığı gerekçesiyle 2017 yılı kasım ayından bu yana tutuklu olduğuna dikkat çekildi.
Aralarında insan hakları avukatlarının da olduğu hukukçuların cezalandırılmaya devam edilmesi, ‘terör suçlamalarının suiistimali’ olarak nitelendi. Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı avukat Selçuk Kozağaçlı’nın silahlı bir örgüte üye olma suçlamasıyla 11 yıl hapis cezasına çarptırılması buna örnek gösterildi.
Avukat Tahir Elçi’nin 28 Kasım 2015’te vurularak öldürülmesiyle ilgili etkili bir soruşturma yürütülmediği, İstanbul’da LGBT toplumunun düzenlediği Onur Yürüyüşü’nün beşinci kez yasaklandığı, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kadın hakları savunucularına karşı göz yaşartıcı gazla müdahale edildiği hatırlatıldı.
HDP

Erdoğan hükümetinin PKK ile son genel seçimlerde toplam oyun yüzde 11,9’unu alan HDP arasında fark gözetmeyi reddettiği aktarıldı.
İçişleri Bakanlığı’nın Ağustos’ta Diyarbakır, Van ve Mardin’in HDP’li belediye başkanlarını görevden alıp yerlerine kayyum atadığını hatırlatılırken uygulamanın bölgedeki diğer HDP’li belediyelerle devam ettiğini, Diyarbakır Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı’nın ise halen hapiste olduğunu kaydedildi.
Örgüte göre Türkiye’nin eski HDP eş başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden çıkan salıverme kararına uymaması ise kriminal soruşturma ve gözaltı uygulamasının siyasi amaçla kullanıldığının en net örneği.
Sığınmacılar sorunu
Türkiye’nin dünyada en büyük sığınmacı nüfusuna ev sahipliği yaptığına dikkat çekilen raporda, Türkiye’de yaşayan Suriyeli sığınmacı sayısını 3 milyon 700 bin olarak verildi. Türkiye’de Afganistan, Irak ve diğer ülkelerden de çok sayıda sığınmacı bulunduğu kaydedildi.
Türk yetkililerin İstanbul ve diğer bazı kentlerdeki Suriyeli sığınmacıları sınırdışı ederek hukuksuz şekilde Suriye’ye gönderdiği, hatta bazılarına karşı şiddet ve sözlü tehdit kullandığı iddiaları da raporun ayrıntıları arasında.