NUR BANU KOCAASLAN
nurbanukocaaslan@diken.com.tr / @nurkocaaslan
Sayısız erişim engelinin yanısıra, son olarak Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabirinin başına silah dayanıp gözaltına alınmasıyla Kürt basını üzerindeki baskı ana akımın da gündemine girerken, DİHA Haber Müdürü Ömer Çelik gelinen noktayı, “Biz kapatılırken Jitem diye hesap açılıyor” diye özetledi.
Bir grup gazeteci heyeti olarak Diyarbakır’daki merkezlerinde ziyaret ettiğimiz DİHA çalışanları, bir yandan merkez Sur ilçesindeki gelişmeleri, diğer yandan da gün içinde kentteki iki cenaze törenini izliyordu. Dayanışma amacıyla da gerçekleştirilen ziyarette heyeti DİHA Haber Müdürü Ömer Çelik ve DİHA Kürtçe Editörü Ferzande Taşan karşıladı.
‘Erişime engelde 24’üncü tekrar’
Çelik, DİHA’ya şu zamana kadar 24 kez Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) kararıyla erişim engeli getirildiğini belirtti. Karara itirazlara karşılık verilmediği için Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) gittiklerini belirten Çelik, başvurularının kabul edilmemesi neticesinde geriye Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuru yolu olduğunu kaydetti.
Fakat Çelik, internet sansürünün baskıların ‘suni’ kısmı olduğunun altını çiziyor zira bölgede gazetecilik yapmanın ne demek olduğunu “Her gün evden ailemizle vedalaşarak çıkıyoruz” diye ifade etti.
Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ne olacağı kurşunun nereden geleceği belli olmuyor. Sahadaki arkadaşlarımız için daha tehlikeli. Polisin hakaretlerine, saldırısına uğramayan muhabirimiz yok zaten. Örneğin Hakkari’de ‘Türk’ün gücünü göreceksiniz’ videosunu izlemişsinizdir. O görüntüyü haber yapan arkadaşımız Yüksekova’nın bir köyünde yaşayan bir arkadaşımız. Haberi yaptığı için şu an Yüksekova’dan evine gitmekte zorlanıyor.”
Makul şüphe devrede
Baskı, sahadaki tehlikeler ve hakaretlerden de ibaret değil. Ajansın Azadiye Welat ve Kürdi Der’in de bulunduğu binası bundan sadece iki hafta önce polis tarafından basılmıştı.
Polis 28 Eylül’de ajansın Diyarbakır merkezine yakınlardaki bir çatışmadan kaçanların binaya girdiğini öne sürerek baskın düzenlemişti. O günün ayrıntılarını Çelik şöyle anlattı: “Burasının resmi bir kurum olduğunu, mahkeme kararı olmadan giremeyeceklerini söyledik. Bizi alt katta topladılar silahlarla. Makul şüphe ile polis istediği yere girer, herhangi bir karar göstermez. İlginç olanı geldiklerinde arama kararları yoktu, bize arama kararını karakolda gösterdiler. Karar bize operasyon yapıldıktan çok sonra çıkarıldı. Kapılar kırıldı. Bizi gözlem altına alıp swap testi yaptılar, el ve yüzlerimizde barut izi arandı.”
‘Polis kimin nereye çalıştığını bilir’
Çelik’e göre bu baskının da operasyonun da altında geldikleri gelenek yatıyor: “Zorluklar bizimle başlamıyor. 13 yıllık bir ajans ama geldiği bir gelenek var. Özgür Gündem’den başlayan bir geleneğe dayanıyor. Bu sefer yansıması fazla oldu yürütülen savaş neticesinde.”
Yine de Diyarbakır’da ana akım medya için çalışan gazetecilere göre DİHA çalışanlarının polislerce ‘markaja alındığı’nı da ekledi Çelik: “Devlet tarafından belli bir yere sıkıştırılıyoruz. Burada diğer yayın kuruluşları da var ancak polis kimin nereye çalıştığını bilir. Evlerine kadar takip ediliyor. Adana’da bir arkadaşımızı polis arabasıyla gezdirdiler. Biz ajans olduğumuz için biraz daha görünüyor. Silvan’daki bir gazete de erişime engellenebiliyor ama DİHA ajans olarak biraz daha önde olduğu için duyuluyor.”
‘Bunlar kesin bir şey yapmıştır’ algısı kırıldı
Ancak basın üzerinde gitgide artan baskılar bölgede yaşananları da biraz görünür kılmış, Çelik, eskiye nazaran Kürt basını üzerindeki baskıya karşı ‘dayanışma’nın da kuvvetlendiğini kaydetti.
“Üç ay önce kimsenin ruhu duymazdı o silahlı saldırı için” diyen Çelik, bunu da “Geçmişte benzerleri çok oldu. Ahmet Hakan’a saldırı da kabul edebildiğimiz bir şey değil. Kuşkusuz eleştirilen, kınanan bir şey. Temel mesele muhalif olması zaten. Kırılan şöyle bir nokta var. Kürt basınına her tür baskı ve saldırıya ‘Bunlar kesin bir şey yapmıştır’ denirken şimdi durum biraz değişti. Çünkü bugün tehdit biraz daha genişledi. Basın kurumları da bir başkasına yaklaşan saldırının kendilerine de yönlendiğini görünce dayanışma biraz kuvvetlendi” diye açıkladı.
* P24 koordinasyonunda gerçekleştirildi.