AKP’nin önünde açık bir soru var: İlk bakışta yüzde altmışa kadar çıkabilecek olan bir destek niçin 35’te kalıyor? Cevap iki unsurdan oluşuyor, çünkü hükümetin karşısında iki farklı kesim var. AKP’li olup da başkanlık sistemine ‘evet’ demeyenler yapılan işin ‘kalitesiyle’ ilgililer ve bu geçişin doğru yapıldığına ikna olmak ihtiyacındalar. Yukarıda sayılan koşulların dikkate alındığının görülmesi ve ‘makul’ bir önerinin üretilmesi bu grubu ikna edecektir. Ancak referandumda ellinin üzerinde oy almak için bu yeterli olmayabilir. Çünkü AKP seçmeninin içinde de belki beş puanlık bir kategorik başkanlık karşıtlığı olabilir… Bu nedenle muhtemel bir referandumda AKP’li olmayanların da oyuna ihtiyacı var. Onlar ise sadece iyi bir başkanlık sisteminin önerilmesini yeterli bulmayabilirler. Çünkü bu grubun esas sorunu AKP/Erdoğan karşıtlığına kadar giden bir ruh haline sahip olmaları… Eğer bu kesimden bir destek üretilecekse önce söz konusu ruh halinin normalleşmesi gerekiyor. Bu da Erdoğan’ın başkanlık tartışması içinde ne kadar ve nasıl yer aldığıyla ama muhtemelen genel tutumu ve yarattığı algıyla yakından bağlantılı.
İyi bir başkanlık sistemine geçiş ülke açısından gerçekten de yararlı olabilir. Ama ortaya çıkacak önerinin gerçekten de ‘iyi’ olması, toplumun içine sinmesi, makul ve sağduyulu bulunması lazım. Ancak bu yeterli değil. Sistem tartışmasının gerilimi artırıcı değil, azaltıcı bir işlev görmesi, herkes için iyi olanın arandığı mesajının açık olarak görülüp benimsenmesi gerekiyor.