PKK belli ki IŞİD’e karşı mücadeledeki rolünden bağımsız bir Kürt devleti, en azından özerkliği çıkarmak istiyor.
Bu hesabını, IŞİD’e karşı özellikle Suriye’deki mücadelede vazgeçilmezliği varsayımına dayandırıyor olabilir.
***
Tabii bu hesabı yaparken PKK’yı yönetenlerin kendilerine sorması gereken sorulardan birisi de acaba kendi vazgeçilmezliklerinin ABD, AB ve batı dünyası açısından Türkiye’nin vazgeçilmezliğinden fazla olup olmadığıdır.
PKK belki de IŞİD’e karşı ABD ve (Türkiye’nin de parçası olduğu) koalisyonla bölgesel taktik ortaklığını kendi açısından Türkiye’nin sadece IŞİD’e karşı değil, Balkan’dan Karadeniz’e, Hazar’dan Akdeniz’e dek yayılan etki alanından daha vazgeçilmez olduğunu hesaplıyor olabilir.
Belki bu hesabı yaparken Türkiye’nin sadece IŞİD’e karşı ve Suriye denklemindeki (mülteciler dahil) rolü nedeniyle ABD ve AB’nin Türkiye’deki (güneydoğudaki durum dahil olmak üzere) insan hakları ihlalleri, hak ve özgürlüklerin durumu üzerinde şu sıra pek konuşmuyor olmalarına bakabilirler.
Bölgede sınırlar bir kez değişmeye başladı mı, yüzyıl önce olduğu üzere nerede duracağını kimsenin tahmin edemeyeceği bir kargaşa ve kan banyosuna yol açma riskini hiç saymıyorum bile.
Ama Kandil’in, PKK’nın hesabı gerçekten Suriye sahasında PYD’nin IŞİD karşıtı koalisyonla taktik işbirliği üzerinde kurulmuşsa, bunun çok riskli bir hesap olduğunu, bedelinin de maalesef bu ülke insanlarının canıyla ödendiğini söylememiz gerekiyor.