HAZAL ÖZBEY
1990 yılında Kuzey ve Güney Yemen’in birleşmesiyle bugünkü halini alan Yemen bir kez daha dünya gündemine oturdu.
Çatışmaların bir tarafında İran’ın desteklediği ileri sürülen Şii Husi milisler varken diğer tarafında Suudi Arabistan öncülüğündeki dokuz ülke var.
Peki Husiler ne istiyor? Ülke niye bölgesel bir savaşa sürüklendi? Üçüncü ülkeler neyin peşinde?
Dokuz Soruda Yemen hakkında bilmeniz gerekenler…
1. Husiler kim ve ne istiyorlar?

Fotoğraflar: Reuters
Şii mezhebinin Zeydiyye kolundan olan Husi aşireti, ismini 2004 yılında dönemin cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih’e karşı ayaklanmayı başlatan Hüseyin Bedrettin el Husi’den alıyor.
Grubu bugün yöneten isimse, el Husi’nin 2004’te öldürülmesinin ardından örgütün başına geçen kardeşi Abdülmalik el Husi.
İlerleyen süreçte Şii halkın Sunni azınlık tarafından yönetimden dışlandığı gerekçesiyle dönem dönem ayaklanan Husiler, ‘Arap Baharı‘nın etkisiyle Yemen’e de sıçrayan hükümet karşıtı eylemlereyse destek vermedi. Ancak bu süreçte ülkede doğan siyasi boşluğu değerlendiren Husiler, 2013’te düzenlenen ‘Ulusal Diyalog Konferansı‘na katılarak önemli kazanımlar elde etti.
Husiler, o konferansta alınan karar doğrultusunda kurulmasına karar verilen ulusal birlik hükümetinin Salih’in ardından göreve gelen Abdurabbuh Mansur Hadi tarafından da hayata geçirilmemesi üzerine yeniden ayaklandı.
Diğer yandan, Husiler ülkeyi altı federal bölgeye ayıran anayasa taslağını da reddediyor ve kendilerine daha fazla söz hakkı tanıyacak iki bölgeli yapıya geçilmesini istiyordu.
Ancak, Husi militanlarının uluslararası toplumun ilgisini çekmesi, başkent Sanaa’yı ele geçirip Yemen meclisini feshederek bir geçiş hükümeti kurmalarının ardından oldu.
2. Neden müdahale kararı alındı?

Yemen Cumhurbaşkanı Hadi ve Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Muhammed bin Salman
Husilerin, başkenti alması ve Cumhurbaşkanı Hadi’nin sığındığı Aden’e doğru ilerlemesi üzerine Suudi Arabistan öncülüğünde oluşturulan koalisyon, Yemen’deki Husi hedeflerine yönelik operasyon başlattı.
Husilerin, Aden’e 40 kilometre uzaklıktaki el Anad hava üssünü ele geçirmesinin ardından Yemen Dışişleri Bakanı Riad Yasin Arap Birliği’ne askeri müdahale çağrısında bulunmuştu.
Bu çağrının ardından harekete geçen Suudi Arabistan liderliğindeki Katar, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Kuveyt, Sudan, Fas, Mısır ve Ürdün, 26 Mart’ta TSİ 01:00’de Husilerin kontrolündeki Sanaa ve Aden’e hava saldırısı başlattı.
Operasyonu duyuran Suudi Arabistan’ın ABD Büyükelçisi Adil el Cubeyr amaçlarını ‘Yemen Cumhurbaşkanı Abdrabbuh Mansur Hadi ve meşru hükümeti korumak‘ olarak açıkladı.
Ancak operasyonun liderliğini Suudi Arabistan’ın üstlenmesi nedeniyle bazı kesimler el Cubeyr’in açıklamalarına şüpheyle yaklaşıyor. Zira ocak ayında hayatını kaybeden Abdullah bin Abdülaziz El Suud’un ardından tahta çıkan Selman bin Abdülaziz El Suud’un bölgede bir ‘Sunni blok’ kurmaya çalıştığı iddia ediliyor.
Kral Selman’a göreyse operasyonun amacı Yemen’e ‘barış ve güvenlik getirmek‘.
3. Operasyona hangi ülke nasıl destek veriyor?
Müdahaleye öncülük eden Suudi Arabistan’ın 150 bin asker ve 100 savaş uçağıyla katıldığı operasyona BAE 30, Bahreyn 15, Kuveyt 15, Katar 10, Ürdün 6, Sudan da 3 savaş uçağıyla destek veriyor.
Operasyona katıldıklarını doğrulayan Fas ve Mısır’sa henüz bir açıklama yapmadı.
Reuters haber ajansının üst düzey Pakistanlı bir yetkiliye dayandırdığı haberine göre, Pakistan da operasyona askeri destek verecek.
‘Kararlılık Fırtınası‘ olarak adlandırılan operasyona destek veren ülkeler arasında Türkiye de var.
Dışişleri Bakanlığı, “Bu harekatın ülkede ortaya çıkan iç savaş ve kaos tehlikesinin önlenmesine ve meşru devlet otoritesinin ihya edilmesine katkı sağlayacağına inanıyoruz” demişti.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da hem Husilere hem de Husilere destek verdiği iddia edilen İran’ı eleştirip bölgede mezhepsel bir çatışma yaşandığını savunmuştu. Erdoğan şöyle konuşmutu: “Bu adeta Şia-Sünni çatışmasına dönüştü. Ala olumlu bakmayız. İran bölgeyi kendine domine etmenin gayreti içerisinde. Bu bizi rahatsız etmiştir. İran’ın Yemen’den, Suriye’den ve Irak’tan artık oralarda hangi güçleri varsa onları çekmesi lazım.”
4. İran’ın tavrı ne?

Sanaa’daki cumhurbaşkanlığı sarayının önünde nöbet tutan Husi milisler…
Şii Husi militanlarını silahlandırdığı iddia edilen İran, Suudi Arabistan öncülüğündeki askeri müdahaleye ilk günden bu yana karşı çıkıyor.
Operasyonu ‘askeri saldırganlık‘ olarak tanımlayan Tahran yönetimi adına ilk açıklama Dışişleri Başkanlığı Sözcüsü Merziye Afham’dan geldi.
Afham, “İç savaş ve terörizm kriziyle mücadele eden Yemen’e karşı askeri eyleme başvurulması, durumun daha da karmaşık hale gelmesine ve krizin boyutunun daha da genişlemesine neden olacak. Eylem, bu ülkedeki iç ihtilafların barışçıl yöntemlerle çözülmesine yönelik oluşan fırsatların kaybına sebep olacak” diye konuştu.
Hava bombardımanının durdurulması gerektiğini yineleyen İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif de, “Herkes, Yemenlilerin bir araya gelmesini güçleştirmek yerine diyalog ve ulusal uzlaşmayı desteklemeli” dedi.
Diğer yandan İranlı yetkililer Husilere destek verdikleri yönündeki açıklamaları da kesin bir dille reddediyor.
5. İran ile Suudi Arabistan arasındaki Yemen anlaşmazlığının kaynağı ne?
İran ile Suudi Arabistan arasında Arap Yarımadası’ndaki güç mücadelesi yeni bir durum değil. Bunun ilk nedeni bölgedeki Şii nüfusun İran’ın bölgedeki etkinliğini artırması; ikinci nedeniyse Suudi Arabistan’daki Şii nüfusun önemli ölçüde petrol bölgelerinde yaşaması.
Bu gerilim Husilerin Tahran’dan aldığı desteğin de sayesinde ülke siyasetinin önemli bir parçası haline gelmesiyle Yemen’e taşındı.
İran Husiler üzerinden Yemen’deki nüfusunu artırmaya çalışırken, Suudi Arabistan da Sunni güçler üzerinden bu etkiyi zayıflatmaya çalışıyor.
Husilerin 25 bin ila 30 bin arasında savaşçısı olduğunu iddia eden Suudilere göre, örgüt militanlarına günlük 100 dolar ödeniyor ve bu para İran tarafından finanse ediliyor.
Suudilerin bir başka iddiasıysa, geçen ay Tahran-Sana seferini yapan 14 uçakla uçaksavar top, mühimmat ve silah getirildiği. Ancak hem Husiler hem de Tahran yönetimi bu iddiaları ısrarla reddediyor.
Diğer yandan Zeydiyye inancına mensup Husilerle İran’daki Şiilik anlayışı arasında da belirgin farklar var.
Riyad yönetiminin rahatsızlığının bir diğer nedeni de Şii milislerle ordu birlikleri arasındaki çatışamaların Yemen-Suudi Arabistan sınırı yakınlarında yaşanması.
6. Yemen müdahaleye nasıl bakıyor?
Yemen hükümeti, Dışişleri Bakanı Yasin’in yaptığı askeri müdahale çağrısının ardından Suudi Arabistan liderliğinde başlayan operasyona destek veriyor.
Koalisyon güçleri Husilere ait hedefleri havadan vururken, Hadi’ye bağlılığını bildiren savaşçılarla Şii militanlar arasındaki çatışmalar da devam ediyor.
Bu durumun bir diğer göstergesi de Cumhurbaşkanı Hadi’nin Yemen’in güvenliği yeniden sağlanana kadar Riyad’da kalacağının açıklanması oldu.
Ancak ‘Arap Baharı‘nın etkisiyle Yemen’de başlayan ayaklanmalarla devrilen ve zamanında Husilere karşı çetin bir mücadeleye girmiş Yemen’in eski cumhurbaşkanı Salih, Husilere açık destek veriyor.
Diğer yandan Yemen halkının bir bölümü operasyona destek verirken bir bölümü de Husilerin yanında olduğunu göstermek için gösteriler düzenliyor.
Bu durumun temel sebebi Arap Yarımadası’nın en yoksul ülkesi olan Yemen’deki mezhep ayrılıkları. 25 milyonluk Yemen’de nüfusun yüzde 35’ini Şiiler, yüzde 65’iniyse Sunniler oluşturuyor. Buna ülkedeki aşiretler arasındaki ayrım da eklendiğinde ülkedeki sosyal yapı daha da karmaşık bir hal alıyor.
7. Yemen’in stratejik önemi ne?

Aden çevresindeki çatışmalar sonunda bölge yeniden Hadi’ye bağlı güçlerin eline geçti…
Yemen’i bu kadar önemli yapan şey Aden Körfezi’ni kontrolü altında tutması. Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonun Husilerin Aden’e 40 kilometre uzaklıktaki bir üssü almasının ardından başlaması da bu bölgenin önemini ortaya koyuyor.
Diğer yandan dünya petrolünün binde ikisini kontrol eden Yemen, Basra Körfezi’nden Batı’ya hareket eden petrol tankerleri tarafından kullanılan sevkiyat geçidinde bulunuyor.
Bu nedenle de Aden’in Husi denetimine geçmesi sadece Arap ülkelerini değil Batılı devletleri de tedirgin ediyor.
8. ABD’nin tavrı ne?

Yemen’den bir duvar resmi: Ailemi neden öldürdün?
Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonun düzenlediği askeri operasyona destek verdiğini açıklayan ülkelerden biri de Amerika Birleşik Devletleri. Ancak Washington ilk günden bu yana siyasi bir çözümden taraf olduğunun da altını çiziyor.
Beyaz Saray’a göre ‘Obama ve Kral Selman amaçlarının Yemen’i siyasi bir çözüm için kalıcı bir istikrara ulaştırmak olduğu konusunda hemfikir.’
ABD’nin bu desteğinin arkasında stratejik nedenler de var. Zira Şiilerin yoğun olarak yaşadığı bölge Kızıldeniz’in, yani Aden Körfezi ve Bab-ül Mendep Boğazı’nın hemen yanı başında.
Öte yandan ABD, Yemen’deki dengelerin Husilerin lehine dönmesine neden olan ülkelerden biri olarak da görülüyor. Zira ABD’nin Yemen’deki Arap Yarımadası el Kaidesi hedeflerine insansız hava araçlarıyla düzenlediği saldırılar, dolaylı yoldan Husi militanlarının güç kazanmasını sağladı.
9. Arap Yarımadası el Kaidesi’nin Yemen’de etkinliği ne?
Suudi Arabistan’daki monarşiyi ve Yemen hükümetini devirmeyi amaçlayan Arap Yarımadası el Kaidesi, bugün örgütün en güçlü parçalarından biri olarak kabul ediliyor.
Ancak Arap Yarımadası el Kaidesi’nin tüm dünyanın dikkatini çekmesi Fransız hiciv dergisi Charli Hebdo’ya düzenlenen saldırının ardından oldu. 12 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırıyı El Kaide ‘resmen’ üstlenirken saldırı emrinin bizzat Eyman el Zevahiri’den geldiği duyuruldu.
Örgütün kuruluşu, 2009’da Sanaa’daki bir hapishaneden kaçan Abdülkerim el Vuhayşi tarafından ilan edilse de el Kaide, 20 yılı aşkın süredir Yemen’de faaliyet gösteriyor. Zira, ülkedeki merkezi yönetimin zayıflığı, bölünmüşlük ve bölgenin coğrafi özellikleri el Kaide’nin gizlenmesi ve yayılmasını kolaylaştırıyor.
Diğer yandan el Kaide militanları içinde Yemenlilerin sayısı da bir hayli fazla. Tahminlere göre, örgüt içindeki Yemen vatandaşı militanları Mısır ve Cezayir kökenlilerin ardından üçüncü sırada.