MİNEZ BAYÜLGEN
Türkiye artık ‘cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi’ne geçti. 24 Haziran öncesinde araştırma şirketlerinin çoğu Meclis’teki çoğunluğun muhalefete geçeceğini, cumhurbaşkanlığı seçiminin de ikinci tura kalacağını öne sürmüştü. Ancak öyle olmadı. Aynı zamanda siyasi partilere de stratejik danışmanlık yapan, Avrasya Kamuoyu Araştırma Şirketi’nin ortaklarından Kemal Özkiraz ile muhalefetin hesaplarının neden tutmadığını, partilerin başarı/başarısızlıklarını konuştuk.
29 Nisan’da yaptığımız söyleşide, seçimin sürpriz partisinin MHP olacağını herhalde sadece siz tahmin ettiniz. MHP’nin yüzde 11- 13 puan alacağını söylediniz. Seçim sonuçlarına baktığımızda MHP’nin, Doğu ve Güneydoğu’da ciddi oranda oy aldığını görüyoruz. MHP barajı nasıl geçti?
AKP’nin başarısızlığı sayesinde geçti. Aylar önce MHP’nin barajı geçeceğini söylemiştim zira AKP’li seçmenler partilerinden ciddi bir kopuş yaşıyordu.
Kimlerdi bunlar?
Bu kitle, AKP’nin en muhafazakar ve milliyetçi kesimiydi. Gidecekleri yer de MHP olacaktı, öyle de oldu.
‘Laik milliyetçiler MHP’yi terk etti’
MHP, 1 Kasım 2015 seçimlerindeki oy oranını korudu. 1 Kasım’daki MHP seçmeni ile 24 Haziran’daki aynı mı?
Hayır, bu seçimdeki seçmen farklı. MHP, İYİ Parti’ye yüzde 75-80’ini bıraktı. MHP’nin oy kaybettiği illerin tamamı laik milliyetçilerin olduğu sahil ve batı illerinden oluşuyor.
‘Dindar milliyetçiler AKP’den koptu, MHP’ye geldi’
MHP’nin bugünkü seçmeni kim?
MHP’nin oy aldığı iller dindar milliyetçilerin yaşadığı yerler. Yani karşımızda İYİ Parti’ye çok ciddi oy kaybeden ama aynı zamanda AKP’den de çok ciddi oy kapan bir MHP var.
AKP’den kopan muhafazakar ve milliyetçi seçmen için İYİ Parti bir seçenek olamadı mı?
Bir kısmı İYİ Parti’ye gitti ancak çok büyük kısmı ‘MHP’ dedi. Erdoğan’ın karşısına İnce’nin çıkmasıyla Meral Akşener’in yarış dışında kalması, sağ seçmeni MHP ve AKP’de bloklaştırdı.
‘Muharrem İnce, muhalefetin önünü tıkadı’
Muharrem İnce sağ seçmeni ikna eden bir aday olamadı mı?
Hayır. İnce’nin adaylığı muhalefete sağdan gelecek oyların önünü tıkadı. İnce, muhalefetin tek sağ adayı Akşener’in yarış dışında kalmasına neden oldu, sağa gidecek oylar yön değiştirdi ve iktidar kanadındaki sağ aday Erdoğan’a gitti. Oysa Akşener yarışın içinde kalmalı, CHP’de sağ bir adayla yarışmalıydı.
‘CHP sağ aday gösterseydi seçimler ikinci tura kalırdı’
Muhalefet adaylarının tümü sağa yakın olsaydı, sonuçlarda bir değişiklik olur muydu?
Kesinlikle ikinci tura kalmayı sağlar, Meclis çoğunluğunu da muhalefete kazandırırdı. Sadece Erdoğan ve İnce arasında yapılıyormuş gibi gösterilen bu seçimler, sağ-sol seçimine dönüştü. İnce, CHP için doğru ama seçimin kazanılması açısından yanlış bir adaydı.
Siyasi partilere stratejik danışmanlık da yapıyorsunuz. CHP’ye sağ bir adayla Erdoğan’ın karşısında yarışa girilmesi önerinize ne tepki verildi?
CHP’liler ‘Sağdan bir aday çıkarırsak seçmenin bir bölümü Meral Akşener’e kayar’ demişti. Ben de bunun çok iyi bir şey olacağını söylemiştim.
Biraz daha açar mısınız?
Akşener’i de bu yarışın içinde tutmak özellikle MHP’den kopan sağ seçmeni muhalefet tarafına kazandıracaktı. Hem CHP’nin hem İYİ Parti’nin hem de iktidarın sağ adayları ile oylar daha çok bölünecek ve seçimler ikinci tura kalacaktı.
‘Abdüllatif Şener gibi isimler CHP’de tuttu’
Peki, CHP hangi isimle yarışsa Erdoğan karşısında şansı daha yüksek olurdu?
Gördüğümüz kadarıyla Abdüllatif Şener. Şener, çok zor şartlarda çalıştığı halde Türkiye’nin en dindar şehri Konya’dan CHP’ye iki milletvekili kazandırdı. Üstelik arada İYİ Parti ve Saadet Partisi gibi sağ duraklar olmasına rağmen bunu başardı. Demek ki Şener gibi profiller, CHP’de tutuyormuş, onu gördük. Ayrıca Kemal Kılıçdaroğlu’nun da merkez sağa açılma hamleleri de doğruymuş.
‘AKP-MHP’nin toplam oyu 7 Haziran’ın da altında’
Seçim döneminde pek çok siyasetçi, araştırmacı, akademisyen 24 Haziran’ın sonuçlarını, 7 Haziran 2015’e benzetti. Size göre de arada bir benzerlik var mı?
Her şeyiyle 7 Haziran’a çok benziyor. Milletvekili sayısını düşündüğünüzde AKP yine azınlık hükümeti konumunda. AKP ve MHP’nin toplam oy oranları 7 Haziran’ın bile altında. Kaldı ki 7 Haziran seçimleri döneminde ne 15 Temmuz yaşanmış ne de OHAL ve 16 Nisan referandum süreci vardı. Ortada AKP’yi göklere çıkaracak, CHP, İYİ Parti ve HDP’yi de yere gömecek bir tablo yoktu.
‘İnce ortaya bir ekonomik manifesto koyamadı’
Seçimden önceki son anketlerde, iktidara yakın seçmenin dahi gündeminde ekonomik sorunlar vardı. Size ekonomik sorunlar seçim sonuçları etki etti mi?
Ekonomik faktör normal şartlarda oy vermede çok etkilidir. Ancak muhalefetin başat adayı Muharrem İnce’nin söylemleri daha çok “Tayyip Erdoğan ile ancak ben baş ederim” şeklindeydi. İnce ortaya bir ekonomik manifesto koyamadı. Seçim dönemi kekle geçti.
‘İnce başaramadı’ diyorsunuz. Peki Erdoğan, seçmeni ikna edici ekonomik vaatlerde bulunmayı başardı mı ?
Erdoğan iktidar gücünü kullandı ve muhalefetin vaadettiği her şeyi seçmene verdi. İkramiye vaat edildi, Erdoğan ikramiyeyi verdi. Taşeronlara kadro vaadedilmişti, göstermelik olsa bile verildi. Asgari ücrete zam vaat edildi, onu da yaptı. Yani bir yanda vaat eden muhalefet varken bir yanda “Ben bunları zaten yaptım” diyen bir iktidar vardı.
‘AKP seçimi kazanmadı’
Seçim sonuçları açıklandığı andan beri CHP’nin başarısızlığı konuşuluyor. Sekiz puan kaybeden AKP’nin durumu neden tartışılmıyor?
Bu konu medyada tartışılsa, AKP’nin bu seçimi kazananlardan biri olmadığı anlaşılır. Yerel seçimler için de muhalefet bu kadar umutsuzluğa itilmez.
‘Adayların egoları partilerin önüne geçti’
Pek çok araştırma şirketi, vatandaşın 24 Haziran’ın iki turlu bir seçim olacağını net olarak anlayamadığını ısrarla söyledi. İkinci tura gidememenin nedenlerinden biri de bu muydu?
Evet, cumhurbaşkanlığı seçimleri çok öne çıktı. Pek çok kez bu konuda partilere uyarılarda bulunduk. Partilerin programları, vaatleri gibi noktalar hiç konuşulmadı. Rahatsız olan seçmen grubuna bir şey önerilmedi.
Neden böyle oldu?
Bence partilerin cumhurbaşkanı adaylarının egoları partilerin önüne geçti.
‘CHP başarısız olmadı’
Kılıçdaroğlu, partisinin düşük oy alması nedeniyle eleştiriliyor. Ancak karşımızda İYİ Parti, Saadet Partisi ve HDP’yi Meclis’e sokmak için çabalamış bir Kılıçdaroğlu var. Bu durumda Kılıçdaroğlu’nun partisinin oyunun düşmesini göze aldığını söyleyebilir miyiz?
Almıştı. CHP’nin kaybettiği bir oy yok aslında. Kılıçdaroğlu yaptığı hamlelerle süreci en başarılı yönetenlerden biri. “İnce yüzde 30 aldı ama CHP yüzde 23’te kaldı; başarısız oldu” diyorlar ama bu başarısızlık değil aksine Kılıçdaroğlu’nun başarısıdır.
‘Akşener ve İYİ Parti olmasaydı muhalefet havlu atardı’
İnce’nin adaylığının ön plana çıkmasıyla Akşener’in oylarında düşüş oldu. Partisiyse yüzde 10 barajını geçti. Akşener ve İYİ Parti muhalefete ne kazandırdı?
Akşener ve partisi muhalefete kazanma ümidi verdi. Akşener ve partisi olmasaydı seçimler ne zaman yapılırsa yapılsın çoktan havlu atmış bir muhalefet olacaktı. Tam da bu yüzden iktidarın ana stratejisi İYİ Parti’yi seçim dışında bırakma üzerine kurulmuştu. Kılıçdaroğlu ve Akşener’in hamleleri sayesinde İYİ Parti sağ oyların bir kısmını almayı başardı. Meclis için de çok önemli bir kazanım.
Neden Meclis için önemli bir kazanım oldu?
Şimdi Meclis’te alternatif bir sağ parti oluştu. Alternatif sağın Meclis’te olması geleceğin en önemli dönüm noktalarından biri. Buradaki sorun, ittifakların yanlış kurulması oldu.
‘Yanlış ittifaklar kuruldu’
İttifaklardaki sorun neydi?
Biz simülasyonlarımızda en doğru ittifak modellerinin CHP-HDP; İYİ Parti-Saadet Partisi olduğunu tespit etmiştik. CHP ve HDP ittifak yapsaydı, evet CHP’den bir miktar İYİ Parti-Saadet Partisi ittifakına oy gidecekti… Ancak seçimlerdeki gibi İYİ Parti’den AKP-MHP’ye oy gitmeyecekti. Saadet Partisi’nden AKP’ye son anda giden oylar da yerinde kalacaktı. Özetle, muhalefet tarafındaki sol ve sağ ittifaklar, karşı taraftaki milliyetçi-muhafazakar bir ittifak modelini çok daha iyi vurabilirdi.
‘Akşener, Saadet Partisi ısrarında haklı çıktı’
AKP-MHP karşısında anlattığınız gibi iki farklı ittifak olsaydı, seçimlerin ikinci tura kalması daha muhtemel olur muydu?
Yüzde 100. Ancak tabii burada Akşener ya da Kılıçdaroğlu’nu suçlamak doğru değil. Akşener zaten bahsettiğim İYİ Parti-Saadet Partisi ittifak modelini daha çok istiyordu çünkü oradan “CHP seçmeninden oy kaybetse bile bu oylar benden sekip AKP’ye de geçmez” diye düşünüyordu. Haklıydı da…
‘Saadet Partisi taşra seçmenini ıskaladı’
AKP ile aynı seçmen kitlesine seslenen Saadet Partisi, ‘millet ittifakı’na neden bu kadar az oy getirdi?
Kimi AKP’li seçmende, Saadet’in ittifak içerisinde CHP ile birlikte olması, “Oylarımız sola mı gidiyor” kaygısına neden oldu. Bir diğeri ve en önemlisiyse, Saadet Partisi özellikle sosyal medyada yaptığı atakla kendisinin doğal kitlesi olacak taşra seçmenini ıskaladı.
Saadet Partisi yanlış seçmene mi oynadı yani?
Evet, zaten muhalefetin içerisinde olan seçmene propaganda yapmış oldu. Oysa ‘millet ittifakı’, Saadet Partisi’ni, AKP seçmenine en kolay dokunabilecek parti olduğu için önemsemişti. Ama Saadet Partisi o seçmene propaganda yapmaktansa, zaten bizim ‘AB grubu’ dediğimiz muhalif seçmene çalıştı. Bu yüzden de Saadet taşrada, bizim BC ve CD grupları dediğimiz, eğitim seviyeleri düşük, dini hassasiyetleri yüksek, gelir seviyesi ve internet erişimi düşük olan bu grubu ıskaladı.
Muhalefetin önünde bir diğer önemli sınav, yerel seçimler. Yerel seçimlerin erken olacağı yorumları yapılıyor. Neden?
Özellikle kıyı şeridindeki ve Batı’daki büyükşehirleri kaptırmamak için erkene alacaklar. Hazır AKP-MHP mutlu bir ittifak içerisindeyken, bu sevgi bitmeden, AKP medyası CHP’yi karıştırıyorken kasım ayında yerel seçimlere gitmeyi arzuluyorlar. Tabii muhalefetin yerel seçimlerde kolay kolay ittifak yapamayacağını da düşünüyorlar.
‘İYİ Parti’ye oy veren genç kadın seçmen sayısı çok fazla’
Bir milyonu aşkın genç ilk kez oy kullandı. Eğilimleri ne oldu?
AKP ve CHP’de oy veren genç sayısı oldukça az. MHP ve HDP’de oy veren genç sayısıysa çok fazla. İYİ Parti’deyse genç kadınların sayısı çok yüksek. MHP’de de genç erkek sayısının fazlalığı dikkat çekiyor.
‘Kararsızlar AKP’ye oy verdi’
Kararsızları seçim sürecinde çok konuştuk. 24 Haziran’da kararları ne oldu?
“Oy kullanmayacağım” diyenlerin çok büyük kısmı AK Parti’ye verdi. Ankete katılan ama parti ve cumhurbaşkanı sorularına cevap vermeyenlerin de tamamına yakının 1 Kasım’da AK Parti’ye verdiğini tespit etmiş, “Sağ sol kutuplaşmasında, bu durum AK Parti’ye yarar” demiştik. Öyle de oldu.
Ne kadarlık bir kitleden bahsediyoruz?
‘Kararsızım’ ve ‘Cevap vermeyeceğim’ diyenlerin neredeyse tamamı AKP illerinde yaşıyor. Neticede yüzde 8’lik bir kitle ve 4- 4.5 milyona tekabül ediyor.
‘İnce ile yarışmak Erdoğan’a yaradı’
Seçim sürecinde gerçekten kararsız olanlar bir yana, cevap vermeyenlerin sayısını da düşündüğümüzde vatandaşların parti tercihlerini söylemekten çekindiği yorumları yapılmıştı. Oysa şimdi iktidarı destekledikleri ortaya çıktı. Bu tuhaf bir çelişki değil mi?
Bu durum, muhtemelen kararsızların AKP-MHP ile İYİ Parti-Saadet Partisi arasında kalmalarından kaynaklandı. İşte bu noktada seçimler, Erdoğan-İnce yarışına yani sağ-sol seçimine indirgendiği için tercihler, son tahlilde ‘cumhur ittifakı’ ve Erdoğan oldu. Erdoğan, İnce’yi yükseltip Akşener’i iddiasızlaştırdı. Böylece Akşener’e gidecek oyların kendisine döneceğini biliyordu.
‘Güvenlik diyen Kürtler, AKP’ye gitti’
Konda Araştırma’nın sahibi Bekir Ağırdır, HDP’ye Batı’dan yarım puanlık oy geldiğini söyledi. Siz de aynı oranı buldunuz mu?
Hayır, Ağırdır yanlış hesaplama yapmış. Seçim sonuçları bariz ortada. İl il baktığınızda HDP, kendi etkin olduğu bölgede ortalama yüzde 4 civarı oy kaybı yaşadı. Bu da Türkiye genelinde 1-1.5 puan gibi bir oy kaybı olarak yansıyor. HDP son seçimlere göre 1 puan da oyunu artırdığına göre, ortada en az 2, 2.5 puanlık bir Batı oyu var. Bu oranın tamamı Kürt olmayan seçmenlerden oluşuyor.
Dindar Kürtler yine AKP’ye mi gitti?
Kürtlerin oyları da Türklerden çok farklı değildi, bunu gördük. Daha çok özgürlük- demokrasi isteyenler muhalefette kaldı, birinci önceliği “Karnım doysun, evimin önünde de mahallemde de güvenli gezeyim” diyenler hükümete oy verdi. Referandumda gelen Kürt oylarının AK Parti’de kalıcı olduğu anlaşıldı. HDP’nin de ciddi özeleştiri yapması gereken noktalar var.
‘Pervin Buldan HDP’ye 1.5 puan oy kaybettirdi’
HDP’nin hataları ne oldu?
Pervin Buldan, bu seçimde HDP’ye ciddi biçimde oy kaybettirdi. Seçimlerden önce Akşener ile ilgili yaptığı açıklamalar, Akşener’in kazanma ümidini yerle bir etti. Israrla defalarca “Akşener’e asla oy vermeyiz” dedi. İnsanlarda da “Kürtler Akşener’e oy vermiyormuş, demek ki kazanamayacak, o zaman kazanacak adaya yüklenelim” dedi. Laik milliyetçiler İnce’ye meyletti, dindar milliyetçiler de “Sol kazanmasın” diyerek Erdoğan’a oy verdi.
Buldan’ın bu tavrı HDP’ye nasıl zarar verdi?
Buldan, sadece cumhurbaşkanlığı seçimlerini etkilemekle kalmadı. Hem HDP’nin oyunu düşürdü, hem de HDP’ye karşı oluşan sempatinin büyük kısmını yok etti. Seçmende, “Demek ki Erdoğan’ın karşısına HDP’lilerin hazmetmediği biri kalırsa, Kürtler bizi yüzüstü bırakacak” algısı oluşturdu. Bu algı HDP’nin en az 1.5 puanına mal oldu.
‘Yerel seçimde ittifaklar çok önemli’
AKP’nin, 1 Kasım’da kaybettiği büyükşehirleri geri aldığı görünüyor. Önümüzdeki yerel seçimlerde tablo değişir mi?
İttifakların nasıl şekilleneceğine bağlı. Yerel seçimler zordur. O kadar fazla aday oluyor ki… Partilerin ve örgütlerin en güçlü adamları, partilerinden koltuk bekliyor. Bunları organize etmek zor. Paylaşmak da zor olacaktır. Muhalefet için bu bir dezavantaj.
‘Meclis işlevini yitirdi, sokak muhalefeti güçlenecek’
İktidarın Meclis’e artık çok da ihtiyacı kalmadı. Parlamento eski gücünü yitirdi. Muhalefet yoluna nasıl devam edecek?
Meclis artık çok işlevsiz. Ancak cumhurbaşkanı kararnamelerini Meclis’te durduramayan muhalefet, sokak muhalefetine daha yatkın hale gelebilir. Bu, Türkiye için de bir avantaj olabilir. Hatırlayın, Kılıçdaroğlu birkaç ay önce verdiği mülakatta, artık siyasi partilerden ziyade sivil toplum siyaseti etkili olacak demişti. Ve biz bu seçimlerde gördük ki, toplumsal muhalefet siyasal muhalafetin önünde gidiyor.
Çözümü, sokağın güçlenmesinde mi görüyorsunuz?
Kesinlikle… Parti yönetimleri buna göre kurgulanmalı. O zaman büyük bir alan açılır. Meclis’in etkinliği azaldıkça, sokakta bu güç daha da artacaktır. Bu dönem, muhalefet partilerini halka daha da yakınlaştıracak bir sürece evrilebilir.