Kurdaki artışla birlikte artan maliyet baskısı ve zayıflayan alım gücü endişe yaratıyor.
Kurdaki yükselişin girdi maliyetleri üzerinde baskı oluşturduğunu belirten reel sektör temsilcileri, kurdaki yüksek seyrin sürmesi halinde artan maliyetlerin ithal girdi ağırlıklı sektörler başta olmak üzere fiyatlara yansıtılmaya başlanacağını; bunun da enflasyonda yukarı yönlü etki yaratacağına işaret ediyor.
Uzun süre 6.85 seviyelerinde dar bantta seyreden dolar/TL hafta başında sert yükselişle 7.3650 seviyesindeki tarihi rekoru gördü.
İthalatçı olan ya da sadece iç piyasaya çalışan firmalardaki kur kaynaklı tahribatın çok daha yüksek olduğunu belirten TOBB Konfeksiyon ve Hazır Giyim Sanayi Meclis Başkanı Şeref Fayat, “Dolarla ithal edip liraya çeviriyor, içeride bir de vadeli lira fiyatla satıyorlar. Bu firmalar ciddi zarar yazıyor. Çünkü volatil (oynak) piyasada sen daha parayı tahsil etmeden karın da gidiyor, ana parayı da yiyorsun” dedi.
Fayat şöyle devam etti: “Örneğin dolar 6 lira iken malı alıp liraya çevirip satan ithalatçı malı dört-beş ay vade ile sattığı için, şimdi kur 7.3’e geldiğinde vermiş olduğu doları yerine bile koyamıyor.”
İhracatçı firmaların diğerlerine göre avantajı olduğunu kaydeden Fayat, buna karşın ithal hammadde olmak üzere kur kaynaklı artan girdi maliyetlerinin ihracatçılar da dahil tüm firmalar üzerinde baskı unsuru olduğunu söyledi.
Fayat şöyle konuştu: “İthal ettiğimiz hammaddeler var, polyester bazlı pek çok iplik dışarıdan geldiği için fiyatı dolarla belirleniyor. Aynı şekilde, pamukta olduğu gibi Türkiye’de üretilse bile fiyatı dolar bazında belirlenen hammadde ve emtialar var. Kurdaki bu yükseliş dalgası iki-üç ay devam ederse, enflasyona yansımasını engellemek mevzu bahis değil.”
Sektör temsilcisi şöyle devam etti: “Hammadde maliyetlerindeki artış bir sezon etkilemez çünkü sonbahar mallarını almıştık. Ama kış ve bahar üretimleri başladığında, üreticiler yeni pamuk fiyatından maliyet yaparak fiyat verecek. Bu yüksek kur iki-üç ay devam eder, faize müdahale yapılmaz ve kur geri gelmezse, bunun enflasyona yansıması birkaç ay sonra kaçınılmaz.”
Özel sektörün yurtdışından sağladığı kredi borcu 2018 nisan ayında gördüğü zirve olan 226.1 milyar dolardan bugüne kadar kademeli gerilemiş durumda.
Merkez Bankası’Nın açıkladığı son güncel veri olan mayıs sonu itibariyle özel sektörün yurt dışından sağladığı kredi borcu 162.3 milyar dolara kadar geriledi.
‘Zam kaçınılmaz’
Perakende sektörünün ithal ağırlıklı çalışan segmentleri de, kurdaki yukarı yönün sürmesi durumunda fiyat artışının gözleneceği ürünlerin başında geliyor.
Koç Holding’in perakende alanındaki iştiraki Koçtaş’ın Yönetim Kurulu Üyesi ve aynı zamanda Türkiye Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Federasyonu Başkanı Alp Önder Özpamukçu, şöyle konuştu: “Şu aşamada ithal ürünlerde talep artışı var. Özellikle elektronik tarafta. Görünen o ki, insanlar dolardaki artış nedeniyle ithal ürünlere zam gelmeden ihtiyaçlarını tamamlamak istiyor.”
Özpamukçu şöyle devam etti: “Kur artışının şu anda maliyetlere yansıması için erken, çünkü stoklu çalışılan bir sektör. Ama kurdaki hareket bir süre daha devam ederse, stoklar eridikçe fiyatlara da yavaş yavaş yansıması başlar.”
Tüketici elektroniği perakendecilerinin ortalamada bir-iki aylık stokla çalıştığını söyleyen MediaMarkt Türkiye İcra Kurulu Başkanı Yenal Gökyıldırım da, sektörün bu stokları eritene kadar fiyat artışlarını yansıtmamaya çalıştığını; ancak girdi maliyetlerindeki artışların maliyetleri yukarı taşıması nedeniyle, ürün ve hizmetlerin fiyatlarına yansımasının bir süre sonra kaçınılmaz duruma geleceğini söyledi.
‘Talebi etkileyecek’
Torunlar CFO’su İsmail Kazanç ise, kurdaki artışla ters orantılı alım gücüne işaret ederek, tüketici talebinde önümüzdeki dönemde yaşanabilecek düşüşün şirketlerin satışlarına olumsuz yansıyabileceğine işaret etti.
Kazanç, “İş kollarımız arasındaki gıda, ithalata bağımlı bir işimiz. Maliyetler artıyor. Hanehalkına yansıyan bir olumsuz maliyet etkisi var. Bu durum tüketimi kısıtlayabiliyor” dedi.
Kazanç, “Bu da iş yaptığımız sektörlerde toplam ciroları olumsuz etkiler, bir miktar ekonomide büyüme temposunun düşmesine sebebiyet verebilir” diye konuştu.
Kazanç, kur artışından GYO alanındaki iştiraklerinde de yabancı para cinsi borçlar nedeniyle olumsuz etkilendiklerini belirterek, “Bir süredir döviz borçlarımızı olabildiğince liraya çevirmekteyiz. Şu anda toplam borcun içinde yabancı para payı yüzde 30’lar mertebesinde. Ama kalan borç için yükselen her kur seviyesi bilançoya zarar yazıyor” dedi.
Kazanç şöyle ekledi: “Kalan yabancı para borcumuzu da olabildiğince liraya çevirme düşüncesi var. Aksi halde gereksiz bir kur riski taşımış oluyoruz.”
TOBB’dan Şeref Fayat da, yönetim kurulu başkanı olduğu System Denim’in Kırklareli’de devam eden yeni fabrika yatırımındaki yabancı para borçlanmalarını liraya çevirdiklerini belirterek, şöyle konuştu: “Döviz bazlı aldığımız makine ve ekipman kredilerimizi hemen liraya çevirdik. İhracatçıyız, gelirlerimiz döviz olacağı için krediyi çevirebilirdik. Ama sabit yatırım tutarımızın kur ile artmasına ne gerek var? Yatırım yapmak zaten tek başına risk. Üzerine bir de kur riski almak amatörlük olur.”