• 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11’i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • VPN HABER
  • ENGLISH

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • AGORA
  • SANAT
  • GÜNÜN ESERİ

Marifet, Tahir Elçi olmaktır; güzelim biri, dürüst biri, yürekli biri

30/11/2015 23:31

 

 

murat sevinc kelleMURAT SEVİNÇ

Sanırım herkes her şeyi söyledi. Herkes, her şeyi kendi ‘meşrebince’ söyledi.

Hangi ideolojiye mensup olurlarsa olsunlar iyi bir eğitim, asgari aile terbiyesi almış ve yıllar içinde insancıl bir vicdana sahip olabilmiş ‘namuslu’ insanlar Tahir Elçi’nin ardından üzüntülerini, acılarını, tepkilerini, kızgınlıklarını dile getirdiler. Ama önce, üzüntülerini. Önce mutlaka üzüntülerini dile getirdiler. Çünkü evvela ‘üzülmek’, ‘acı duymak’ gerekir böylesi felaket bir olay karşısında.

Reklam

Söz konusu hasletlere sahip olmayan, bedensel ve ruhsal açılardan faşizmin malzemesi olmaya uygun ve kemik hangi yöne atılırsa o yöne koşmaya hazır olanlar da, kendi meşreplerince karşıladı Tahir Elçi’nin katledilmesini. Ne eksik ne fazla.

Herkes, şu hayatta ne olabildiyse öyle algıladı; bir sabah, dünya güzeli ve dünya yüreklisi bir insanın katledilmesini.

Ortalama sağcı yurttaşın ise umurunda olduğunu zannetmiyorum. Umursamasınlar zaten. Cenazesini yuhalamasınlar, cansız bedenine sövmesinler, yeter.

Reklam

İşin doğrusu söylenen hiçbir şeyin, yapılan hiçbir yorumun, sevgi ve özlem sözcüklerinin ‘giden’e yararı yok. Her seferinde bunun farkında olarak, bilerek kuruyoruz cümlelerimizi. Gidenin ardından dile gelen acı dolu, içten sözcükler biraz kendimize gelmek ama herhalde ve daha çok, gidenin değerini hatırlatıp duyurmak, bilmeyene anlatmak işlevi görüyor.

‘Söyleyecek hiçbir şey yok’  ya da ‘Sözün bittiği yer’ ifadeleri, aslında söyleyecek çok şey olan anlarda dile gelir. Söyleyecek o kadar çok söz vardır ve birikmiştir ki hiçbir şey konuşamaz olur insan. Cenazede, önde Ahmet Türk’ün, arkasında Selahattin Demirtaş ve Meral Danış Beştaş’ın olduğu bir fotoğraf çekilmiş. Hiç çok sevdiğinizin tabutuna baktınız mı bilmem. Ben yaştakiler ve daha yaşlılar, çok bakmıştır. İnsan böyle ‘bakar’ işte. En sevdiklerinizden biri sandukaya girmiştir. Anlamaya çalışırsınız durumu. Götürüp gömeceksiniz, bir daha da görmeyeceksiniz. Sonra her kar yağdığında, her yağmurda, güneş açtığında, mesela ilkbahar geldiğinde onu emanet ettiğiniz toprağı düşüneceksiniz. Üzerine kar yağıyordur, üşüyordur, ıslanıyordur, toprağı kuruyordur… En çok o zaman diler insan, öte dünyanın var olmasını. Yeniden görebilme umuduyla sanırım. Fotoğraftaki o üç insan acıyla bakıyor. Gözlerindeki kızgınlığı, kırgınlığı geçelim. Acıyla bakıyorlar. Sıradan bir ölüme değil, tek kurşunla ellerinden kayıp gidene bakıyorlar. Acıyla.

Şimdi uzun uzun konuşulur bu cinayetin nasıl ve neden işlendiği. TV’lere bir çuval dolusu ölü balık gibi bakan pis herifi çıkartıp hukukçu sıfatıyla konuştururlar. Emekli memurlar konuşur. Kendine iş/kaynak arayan strateji uzmanları konuşur. Vekillik peşindeki çıkarcılar konuşur. Arada ne dediğini bilen az sayıda nitelikli ve vicdan sahibi insan da çıkar belki ama kimse onları duymaz zaten. Yazılır çizilir. Herkesin her şeyi bildiği, herkesin her şeyi gördüğü, herkesin her şeyin farkında olduğu memleketimizde, bolca zırva yorum yapılır. Birileri itham edilir. Yeni vatan hainleri belirlenir. Yeni hedefler gösterilir. Bazı medya organları rutin faşistliklerini sürdürür. Bugüne dek ne yaşadıysak, bugünden sonra da aynını yaşarız.

Tahir Elçi’yi anlatmaya da gerek yok sanırım. Bilen biliyor, bilmeyenin de umurunda değil. Bizim Diken’de Hürrem Sönmez gayet güzel yazdı iki gün önce. Hukukçuların, avukatların çok iyi tanıdığı, yalnızca AİHM’ye taşıdığı davalar için dahi heykeli dikilecek nitelik ve cesarette biri. İnsan hakları savunucusu. Hakkında daha fazla övgü sözcüğü sarf etmeye çalışmak dahi mahcup etmeli yazanı…

Yalnızca tek bir şeye dikkat çekmek isterim. Tahir Elçi ‘hukukçu’ydu. TV’lerde gördüğünüz çoğu soytarıya hiç benzemeyen bir hukukçu. Aklını fikrini, hukuk fakültesinde edindiği bilgiyi paraya tahvil etmekle bozmamış bir hukukçu. Bilgisini muktedirin değil ezilenin emrine amade kılmaya ömür adamış bir hukukçu. Hukuk fakültelerinde ders olarak okutulması gereken biri.

Biri, hukuk fakültesinde okuyup iktidar yardakçısı bir hokkabaz olur. Biri, hukuk fakültesinde okuyup bir paragöz olur. Biri, hukuk fakültesinde okuyup sulh ceza hâkimi olur. Biri, hukuk fakültesinde okuyup hukuka aykırı biçimde gazeteci avlayan olur. Biri, hukuk fakültesinde okuyup Hrant Dink’i mahkûm eden olur…

İşte biri de, o hukuk fakültesinde okuyup Tahir Elçi olur. Marifet, Tahir Elçi olmaktır. Güzelim biri. Dürüst ve nitelikli, açık sözlü biri. Yürekli biri.

Onu da vururlar…

‘Mekânı cennet olsun’ diyeceğim ama gerek yok. Bu denli içten, cesur ve dürüst birinin mekânı, neresi olacak ki…

Filed Under: Agora

Tüm yazılar: Murat Sevinç

SON HABERLER

BioNTech yöneticisi Şahin: Her iki yılda bir aşı gerekebilir

BioNTech’in kurucusu ve yöneticisi Uğur Şahin, Covid-19 aşısının iki yılda bir tekrarlanmasının gerekebileceğini söyledi.

Bilim kurulu üyesi uyardı: Bazı ağrı kesiciler Covid-19 aşısının etkisini azaltabilir

Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Levent Akın, bazı ağrı kesicilerin Covid-19 aşısının etkisini azaltabileceği konusunda uyardı.

Tarım Bakanlığı’ndan GDO’lu hayvan yemlerine 10 yıllık izin

Tarım ve Orman Bakanlığı, genetiği değiştirilmiş (GDO) dört soya ve bir mısır çeşidinin hayvan yemi olarak kullanılmasına 10 yıl süreyle izin verdi.

Yüz yüze eğitim ve sınavlar 2 Mart’ta başlayacak

1 Mart günü eğitim öğretime geçişi planlanan resmi ve özel tüm okullarda yüz yüze eğitime ve sınavlara, 2 Mart günü illerin salgın koşullarına göre başlanması kararlaştırıldı.

İBB’den duyuru: Maltepe’de halk sağlığı için çöpleri İBB topluyor

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) resmi Twitter hesabı üzerinden ‘Maltepe’de halk sağlığı için çöpleri İBB topluyor’ başlıklı bir duyuru yayımlandı.

Can Dündar ve Erdem Gül, deri pantolon giymişti ve üstleri çıplaktı…
AB’yle yalancı bahar

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 1216 gündür tutuklu

AGORA

Bankacılık-KOBİ ilişkisi: Hüzünlü bir aşk hikayesi

Mehmet Aksel

Doğu Türkistan: Batı konuşuyor, Türkiye susuyor

İhsan Dağı

Eren Hanım, Şebnem Hoca, Ömer Faruk Bey ve endişe üzerine…

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

Ege Cansen: Türkiye’nin Kürt meselesini ancak HDP çözebilir

İskender Öksüz: Batıda yaygın beş aşı arasında Çin aşısı yok

Ahmet Taşgetiren: Bugünkü iktidar, şikayete muhatap bir ‘kurulu düzen’ durumunda

Taha Akyol: İktidar blokunun çok önemli bir çabası da bir yolunu bularak İYİ Parti’yi ‘halletmek’

Yakup Kepenek: İktidar diliyle de bölüyor!

Orhan Bursalı: AKP, ortağının artan baskısına kayıtsız kalamaz

Abbas Güçlü: Bakan Selçuk daha çok günü kurtarmaya çalışıyor gibiydi

Vedat Milor: Evde de özenli sofra hazırlanabilir

Uğur Meleke: Topa sahip olan takımın kaybedeceği maç!

Nuran Çakmakçı: Tüm yurtta önümüzdeki hafta ilkokulların okula başlaması zor

Mehmet Öz: Kendimize vakit ayırmak aslında çok kolay

Leyla Emadi’nin kişisel sergisi: Gel-Git

Elektronik dans müziği ikilisi Daft Punk dağıldı

‘Afrika dahil’

Sanat yayınlarını aynı çatı altında buluşturan border_less ARTBOOK DAYS üçüncü edisyona hazırlanıyor

74. Cannes Film Festivali pandemi nedeniyle ertelendi

Hindistan’da bir adam horoz dövüşü sırasında kendi horozu tarafından öldürüldü

Markette maskesiz alışveriş yaparken görevli tarafından uyarılan kadın iç çamaşırını çıkarıp ‘maske’ yaptı

Filin hortum darbesi nedeniyle kafasını çarpan hayvanat bahçesi çalışanı hayatını kaybetti

Lady Gaga’nın köpeklerini gezdiren kişiyi vurup iki köpeğini alıp kaçtılar

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • AGORA
  • SANAT
  • GÜNÜN ESERİ
  • AGORA
  • DİKEN’E TAKILANLAR
  • BİRİNCİ SAYFALAR
  • GÜNÜN 11’i
  • AKŞAM POSTASI
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 5 YAŞINDA
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
  • Email
  • Facebook
  • Google+
  • Pinterest
  • RSS
  • Twitter
  • Vimeo
  • YouTube

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi