HÜRREM SÖNMEZ
Yarın ülkenin kaderini, kendi hayatımızı oylamaya sunuyoruz; öyle bir oylama ki gücünden kudretinden ne yapacağını şaşırmış, dilinin ölçüsünü kaybetmiş bir muktedirin günlerdir süren şovuna maruz kalıyoruz hep birlikte.
Toplumun bir kesimi bu zehirlenmeye kapılmış gidiyor, hatta son kertede iş ganimet heveslisi vatandaşların arzusunu ilan etmesine kadar vardı.
“Hayır diyenlerin kadınları, kızları ganimet olarak ‘Evetçi’lere helaldir” diyen belediye çalışanı açığa alındı, hatta apar topar soruşturma açılmış hakkında, ne kadar da rahatladık değil mi? En tepeden, en alt seviyeye kadar iktidar partisi temsilcilerinin ‘Hayır’ diyecekler için demediğini bırakmadığı, hainden, şerefsize kadar türlü sıfatı rahat rahat sarf edebildiği bir ortamda “Karısı kızı ganimettir” fetvası veren belediye çalışanı hakkında soruşturma açılması yüreğimize su serpti.
‘Hayır’ diyenlerin haysiyeti, ırzı, namusu son derece ’emin ellerde’.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından Trabzonsporlu bir yönetici “Darbecilerin karıları bize helaldir” demişti, kendisi hakkında bir yasal işlem yapıldı mı veya bir ceza uygulandı mı bilemiyorum, zira savcılarımızın, hâkimlerimizin işi başından aşkın; gazetecisinden, öğretmenine kadar binlerce ‘terörist’ hakkında soruşturma yapmak, cezaevine göndermek gibi çok asli bir görevleri var uzun zamandır.
Hatırladığım kadarıyla o Trabzonspor yöneticisi görevinden istifa etmişti gelen tepkiler üzerine, herhalde, spor kulübündeki görevini bırakmak zorunda kalması kendisi için yeterli şiddette bir ceza olarak görülmüş olsa gerek. Kadınları savaş ganimeti gören belediye çalışanı da açığa alınmış, herhalde şöyle demişlerdir: “Dur şimdi referandum zamanı zaten ortalık karışık, bir ‘Evet’ çıksın hele….”.
Bu lafları edenler sonra genelde “Maksadını aşan cümlelerdi, öyle demek istememiştim” der ve olay “Bak öyle demek istememiş yahu işte üstüne varmayın” denerek ‘tatlıya bağlanır’.
Türkiye’de en sevdiğim(!), nereye koysan uyar cümlelerde daima ‘maksadını aşan’ tamlaması vardır, maksat nedir ve nasıl aşılmıştır. “Karıları kızları ganimettir” diyen biri bu cümlede aslında neyi söylemek istemiştir de yanlış anlaşılmıştır acaba?
Belediye çalışanının bir AKP’li olduğu sabit olmasaydı hemen başka formüller bulunurdu: ‘FETÖ’cü, ‘provokatör’, ‘Hayır’cılar kendileri yazdırıyor bunları…
Çünkü iktidarın yandaş kitlesi içinde zinhar harama el uzatma, kadınları savaş ganimeti görme, tecavüzcüleri, istismarcıları koruyup kollama, ahlaksız hezeyanlara dini dayanak oluşturma gibi eğilimler yoktur!
CHP’li bir vekilin “Denize dökeriz” densizliği ve hadsizliği üstüne pek bir celallenen, ortalığı ayağa kaldıran ‘vicdan sahibi’ müminler nedense bu ‘ganimet’ heves ve heyecanına karşı sessiz kalmayı tercih etti.
Aynı müminler cumhurbaşkanının “Hayır deyip de ahiretinizi tehlikeye atmayın” cümlesine karşı da “Ey Erdoğan senin haddin midir insanların ahireti konusunda hüküm vaaz vermek” demek gereği duymamıştı.
Yarın akşam sandıklardan ‘Evet’ de çıksa ‘Hayır’ da çıksa birlikte bu ülkede yaşamaya devam edeceğimizi umuyoruz.
Ezici bir iktidar gücüyle dağı taşı kendi ‘Evet’ afişlerinizle donatmanızı, devletin bütün imkanlarını, parasını, polisini, belediyesini kendi propagandanız için kullanmanızı geçtik artık, çünkü sizin tüm gayretinize rağmen ‘Hayır’ diyenler tüm inançlarıyla imkansızlıklar içinde bir umudu büyüttü, onurlu bir itirazın sesini yükseltti.
Kuşatmadan, rehin almadan, baskı kurmadan, tehdit etmeden…. İçinizden “Evet kampanyaları yoğun baskı altında” diyebilecek kadar izandan yoksun olanlar çıktı. Bu sınır tanımaz hırsınız ve her yolu mübah gören açgözlülüğünüz bile yeter vicdanlı vatandaşın ‘Hayır’ demesi için.
Ama ey vatanını sevdiği, dinine bağlı olduğu için, daha iyi olacağına inanarak ‘Evet’ demeye meyleden, başka da bir menfaat kaygısı olmayan dürüst vatandaş…
Bu ülkede sokak ortasında dövülerek çocuklar öldürüldü ses etmedin.
Herkes terörist ilan edildi, hapse atıldı; onayladın.
Cesedi günlerce sokak ortasında bırakılan analar oldu; “Terörle mücadele” dedin.
Yerin altında sermayeye kurban verilen madenciler öldü; “Kader” dedin.
Yolsuzluk iddiaları araştırılmadan kapatıldı; “Komploydu” dedin.
Bir ayda kazanamadığın para sarayın çay masrafı oldu; “Rızkım bu kadar” dedin.
Şehit haberleri geldi; “Vatan savunması” dedin.
Peki sen şimdi ülkesinin, çocuklarının, torunlarının iyiliğini isteyen iyi ahlaklı Müslüman, ‘Hayır’ diyecek olan komşusunun karısını, kızını ganimet gören, kendisine helâl ilan edenlerle yan yana duracak mısın? Onların bu cüreti göstermesi için gerekli güven ortamını âmâde edenlere çok daha fazlasını bahşedecek misin?
Bu dünyanın tüm kudretini, hüküm verme yetkisini kendisinde toplamakla dahi yetinemeyip, senin ve komşunun ahireti hakkında da karar ihdas etme hakkını kendinde görene “Evet, haydi ferman senindir” diyecek misin?
Gelecekte bir gün, başını öne eğip mahcup olacağın günler görebileceğimizden hiç şüphe etmeden gönül rahatlığıyla kendi kaderini ve hepimizin kaderini o bir mühür le karanlığa, bir bilinmeze gömecek misin?