Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Şeyh unvanlı Abdulbaki Elhüseyni’nin geçen yaz ölümünden sonra Menzil Cemaati’nde liderlik kavgası yaşanmış ve cemaatin yönetimi Elhüseyni’nin oğulları Muhammed Saki, Muhammed Fettah ve Muhammed Mübarek arasında “eş şeyhlik” sistemine geçmişti. Ancak durdurulamayan kriz servet kavgasına dönüştü! Milyarlarca liralık servet, şirketler ve gayrimenkulün paylaşımı sorun olunca, cemaat içinde şeriat mahkemesi kuruldu. Yaklaşık iki saat süren kayıtlar, sosyal medyada dolaşıyor… Birgün’den İsmail Arı’nın haberine göre, üç mollanın başkanlık ettiği mahkemede, Muhammed Saki Elhüseyni, kardeşlerini “FETÖ ile bunların patronları aynı” diyerek suçluyor; “Bu iş cumhurbaşkanımıza kadar gitti. İnşallah cumhurbaşkanımız çözecek” diyerek cemaate ait varlıkların değerinin 17 milyar TL’yi aştığını, 1500 dergâh ve ev olduğu tahmin edilen 5 bin kiralık yerlerinin bulunduğu belirtiyor.
Tarikatların ve cemaatlerin Türkiye’yi nasıl cendereye aldığını, siyaset ile yakın ticaret bağlarını, laiklik karşıtı yapıları “oy deposu” olarak gören siyasetçilerin bunları “sivil toplum kuruluşu” diye pazarladığını, siyasal İslamcıların yanı sıra merkez sağ/sol partilerin de cemaat ağına bulaştığını, halkı sömürerek gericiliği pompalayan tarikatların holdingleşerek devasa büyüklüklere ulaştığını ve Türkiye’yi tümüyle sardığını biliyoruz. Cumhuriyet savcılarının neden harekete geçmediğini, yargıdaki tarikatlaşmayı ve iktidarın yargı üzerindeki baskısını da biliyoruz. Ancak yanıtları bilsek de tarikat belasını sürekli gündemde tutmamız gerekiyor ki atı alan Üsküdar’ı geçemesin, Türkiye’deki aydınlanma mücadelesi sekteye uğramasın! CHP’li belediyelerin konser etkinlikleri üzerinden operasyon çekip belediyelere el koyma planını sürdüren iktidara karşı muhalefet, yandaşlarla birlikte tarikatlara sağlanan kamu olanaklarını ortaya dökmelidir.
Muhalefet partileri, “Tarikat şeyhlerinin paylaşmak için kavga ettiği servetin kaynağı halkın parasıdır!” diyerek kapsamlı bir ifşa kampanyası başlatmalıdır. “Halkın parasını iç edenlerin üzerine gidecek cumhuriyet savcısı var mı?” diye sorarken bunu da net olarak talep etmeli. Tüm kayıtlar muhalif belediyelerin elindedir, her şeyi hiç beklemeden açıklamaları gerekir. Akıllı bir muhalefet, AKP’li belediyeler tarafından 22 yıldır tarikatlara ve cemaatlere verilen ayrıcalıkları, ihale yolsuzluklarını, peşkeş çekilen kadroları tek tek ortaya serer, bu bilgileri kentlerin en merkezi yerlerindeki ilan panolarında ve dijital ekranlarda sergiler, gazetelere çarşaf çarşaf ilanlar verir, kapı kapı gezerek evlere broşür dağıtır, TV’lerde duyuru kampanyaları başlatır ve halkın parasının hangi yasadışı tarikata ve yandaşa aktarıldığını tüm vatandaşlara duyurarak erken seçimi zorunlu hale getirir.