
ATA SELÇUK
ata.selcuk@hotmail.com
Eylül 2015’te Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul edilerek hayata geçirilen Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ve ardından Aralık 2015’te Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nda (COP21) ilk defa 195 ülkenin katılımıyla imzalanan Paris İklim Anlaşması, 2015 yılını hem insanlık hem de dünyamız için çok önemli bir dönüm noktası haline getirmiş ve içimizde umut ışığı yakmıştı.
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ile 2016-2030 dönemini kapsayan 15 yıl boyunca tüm dünyada insanların refah içinde yaşaması için ‘Kimseyi Geride Bırakma!..‘ (Leave No One Behind!..) ana sloganıyla 17 ana amaç ve bu amaçları gerçekleştirmek için 169 hedef belirlendi.
Paris İklim Anlaşması ile iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini azaltmak için küresel sıcaklık artışının sanayi öncesi döneme kıyasla 2 derecenin altında tutulması, tercihen 1.5 derece seviyesine çekilmesi amacıyla tüm ülkelerin kendilerine uzun vadeli ve zorlu hedefler belirlemesini sağlayacak bir çerçeve çizildi.
İlerleyen yıllarda her iki alanda durum raporları hazırlanıp yayınlandı. Dolu dolu beş yılı geride bıraktık. Peki beşinci yılın sonunda ne durumdayız?

Haziran ayında yayınlanan Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ile ilgili 2021 durum raporunu incelediğimizde aşağıdaki grafikte de görüleceği üzere belirlenen 17 amaçta genel olarak çok yavaş ilerlediğimiz; SDG 6 – Temiz Su ve Sıhhi Koşullar, SDG 13 – İklim Eylemi, SDG 14 – Sudaki Yaşam amaçlarında ancak bir arpa boyu yol aldığımız ve hatta SDG 12 – Sorumlu Tüketim ve Üretim ve SDG 15 – Karasal Yaşam amaçlarında maalesef geri gittiğimiz görülüyor.

Paris İklim Anlaşması’nda belirlendiği üzere küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlamak için 2030’a kadar önemli ölçüde emisyon azaltımı ve 2050 civarında karbon nötrlüğü gerektiğini biliyoruz. Ancak söz konusu raporda Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın en önemlisi olan SDG 13 – İklim Eylemi’nde gelişmenin hiç de olumlu olmadığını görebiliyoruz.

Küresel ısınmanın ana nedeni olan sera gazı salımı ile ilgili durum ise UNEP tarafından daha kapsamlı bir şekilde mercek altına alınarak hazırlanan Emisyon Farkı Raporu’nda (Emission Gap Report) paylaşılıyor. Raporda “Dünya hala bu yüzyılda 3°C’nin üzerinde feci bir sıcaklık artışına doğru gidiyor, Paris Anlaşması’nın küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlama hedeflerinin çok ötesinde…” diye vurgulanarak içinde bulunduğumuz durumun vehameti tüm boyutlarıyla gözler önüne seriliyor. Bununla birlikte net sıfır emisyona yönelik artan taahhütlerde umut olduğuna işaret ediliyor.
Raporda dikkat çeken grafiklerden biri mevcut durumda dünyanın en fazla emisyona sahip altı ülkesinin sera gazı salımındaki son durumları. Özellikle Çin ve Hindistan gibi büyük nüfusa sahip ve ekonomik gelişimini sürdüren iki ülkenin artan sera gazı salımı, +1.5 °C hedefinin ulaşılabilirliği konusunda endişe doğururken, dünyanın geleceği ile ilgili 2015 yılında hepimizin içinde yanan umut ışığını neredeyse söndürüyor.

Raporlar oldukça uzun. Okumak eminim güç gelecektir ama bir göz atmakta fayda olabilir. Ancak çok kısa bir videoyu izlemek, içinde bulunduğumuz durumu netleştirebilmek açısından önemli diye düşünerek linkini paylaşıyorum.
Yazımı, tüm okuyucularımı konuyla ilgili bir kez daha düşünmeye davet ederek, Harari’nin 2014’te yayımlanan ‘Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens’ adlı kitabından alıntılarla sonlandırıyorum:
“… İnsan ilerleyen bin yıllarda kendisini tüm gezegenin efendisi ve ekosistemin baş belasına çevirecek dönüşümü gerçekleştirdi.
… Diğer hayvanları ve etrafımızdaki ekosistemi sürekli mahvediyoruz ve bunun karşılığında sadece kendi konforumuzu ve eğlencemizi düşünüyoruz, üstelik tatmin de olmuyoruz.
… Kano ve kadırgalardan buharlı gemilere ve uzay mekiklerine vardık ama kimse nereye gittiğimizi bilmiyor. Her zamankinden daha güçlüyüz ama bunca güçle ne yapacağımızı bilmiyoruz.”