AK Parti hükümetinin, bizzat AK Partili isimler tarafından açıklanan dış politikadaki amacıydı “değerli yalnızlık”. Uzun “uğraşlar” sonunda, bu amaca ulaşıldı; Artık Balkanlar gibi, Karadeniz gibi, Türkiye’nin “arka bahçesi” konumundaki alanlarda bile uluslararası masalar Türkiye’siz kuruluyor.
Türkiye’nin dışlanmasının ilk görünür örneği 2018’de yaşandı; İtalya’da yapılan Libya’da savaşan tarafları uzlaştırma toplantısına Türkiye de davetliydi. Oldukça üst düzeyde, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay başkanlığında bir heyetle katıldı Türkiye o toplantıya. Ancak Türk heyeti “toplantıya ara verildi” sanırken, ABD’sinden, Avrupa ülkelerine, Libya’nın komşularına kadar tüm heyetler, yan salonda “korsan toplantı” düzenleyiverdiler. Fuat Oktay bu dışlanmışlık karşısında çareyi toplantılar bitmeden İtalya’yı terkedip, Türkiye’ye dönmekte buldu o dönemde.
Türkiye’nin kritik toplantılardan dışlanmasının ikinci görünür örneği Endonezya’da gerçekleşen G-20 zirvesinde yaşandı. Türkiye’yi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın temsil ettiği zirve toplantısı devam ederken, Polonya’ya bir füze düştü. Füzenin Rusya tarafından atılmış olma ihtimali karşısında zirve için Bali adasında bulunan G-20 içindeki NATO ülkeleri, yanlarına Japonya Başbakanı’nı da alarak acil bir toplantı düzenlediler. O sırada Bali’de olan Erdoğan ise bu kritik toplantıya çağrılmadı. Masa, Türkiye’siz toplandı.