IŞIN ELİÇİN
@IsinElicin
Bir, bir buçuk ay önce sorsanız Yunanistan’da adını duyan pek yoktu. Zaten o da yıllardır (14 yaşından beri) ABD’de yaşıyordu. Neden sonra vatanına döndü ve 29 Ağustos’ta ana muhalefet partisi Syriza’nın genel başkanlığı için adaylığını duyurdu. 35 yaşındaki Stefanos Kasselakis, o günden bugüne ülkedeki durgun siyaset sahnesini alt üst eden bir fenomen olarak Yunan medyasının bir numaralı haber konusu. Dün (24 Eylül) Syriza’daki liderlik yarışının ikinci turunda da ipi göğüsleyip genel başkan seçilince, sadece Yunanistan’da değil tüm dünyada da manşete çıktı.

Kalıplara sığmıyor
Stefanos Kasselakis Yunan siyasetinin, hele de Yunan solunun alışılmış kalıplarına sığmıyor…
Ailesinde siyasetçi yok; genel başkanlığını yapacağı partinin milletvekili bile değil, sadece altı ay önce Syriza üyesi olmuş.
Eski Goldman Sachs çalışanı ve Joe Biden’ın seçim kampanyasında görev almış. Bir armatörün oğlu ve bir gemicilik şirketinin CEO’su.
PASOK’lu sosyalistlere göre fazla kentli, KKE’li komünistlere göre fazla liberal.
Hem yakışıklı hem de zeki; 13 yaşında Yunan Matematik Derneği’nin yarışmasında gümüş madalya kazanmış, ABD’de hep tam burslu okumuş.
Ortodoks Kilisesi’nin günah buyurmasına aldırmadan eşcinsel olduğunu da gizlemiyor; bütün kampanyası boyunca Amerikalı partneri Tyler McBeth’i yanından ayırmadı, “Bugün ışık ve kollektif umut kazandı, gelecek için umut” dediği zafer konuşmasında da ona teşekkür etmeyi ihmal etmedi.
Sağlam desteği var
Stefanos Kasselakis’in müteşekkir olduğu kişilerden bir diğeri de kampanyasının başından itibaren yanında durup destek veren Syrizalı eski bakan Pavlos Polakis.
Kasselakis’in parti içinde başka destekçileri de var: Kampanya baş danışmanlığını eski parti lideri ve başbakan Aleksis Çipras’ın kardeşi milletvekili Yorgo Çipras yaptı. Kasselakis önseçimlerin ilk turunu kazandıktan sonra Yorgo Çipras ve kardeşi Aleksis’e çok yakın isimler, desteklerini kamuoyu önünde de göstermeye başladı.
El Pais’in kaynaklarına göre, her ne kadar tarafsız olduğunu söylese de Aleksis Çipras, koltuğunu ‘statükodan kopuşu’ temsil ettiği için Kasselakis’e bırakmak istiyordu.
Yeni soluk
Haziran ayında tekrarlanan genel seçimler Syriza için acı vericiydi. Sağ muhafazakar Yeni Demokrasi Partisi oyların yüzde 40,5’ini alarak iktidara gelirken, Syriza yalnızca yüzde 17,8 oy aldı. Çipras da istifa etmek zorunda kaldı ve sessizce ayrıldı.
Kasselakis bir sonraki seçimde solu yeniden iktidara taşıyacağından emin. Bunu Syriza’yı farklı görüş ve ideolojilerden türlü çeşit seçmeni bir araya getirecek Amerikan tarzı büyük bir ‘çadır parti‘ (ABD’deki Demokrat parti gibi) haline getirerek yapacağını söylüyor.
Kasselakis, Başbakan Kyriakos Mitsotakis’i yine kendi deyimiyle ‘daha iyi İngilizce, finans ve iş bilgisi’yle yenmeyi vaat ediyor. Nitekim destekçilerine göre parlamentoda mutlak çoğunluğa sahip, medyayı büyük ölçüde kontrol edebilen, siyasi ve kültürel bir hegemonya kurmaya havesli Miçotakis’i devirmek için, ona meydan okuyabilecek bir tür ‘solcu Miçotakis‘e ihtiyaç vardı, Kesselakis bu açığı kapattı.

Tabuları devirdi
Kasselakis kampanyası boyunca yakın zamana kadar Yunan ilericileri arasında tabu olan konuları savunmaktan çekinmedi…
Yunanistan’ın devletin kiliseden ayrıldığı laik bir ülke olmasını, LGBTQ+ bireylerin evlenip evlat edinebilmesini istiyor.
Askerlik hizmetinin zorunlu olmaktan çıkmasını, ordunun profesyonel olmasını savunuyor.
Çiçeği burnunda siyasetçinin vaatleri arasında özel ve kamu sektörü çalışanları için ‘ciddi‘ vergi indirimi, Yunanistan’da doğup büyüyen göçmen çocuklar için vatandaşlık ve yargı reformları da var.
‘Bildiğimiz Syriza’nın sonu‘
Buna karşılık sol kanattan muhalifleri programının yeterince ayrıntılı olmadığını, seçmenleri cezbetmek için sığ bir ‘medya dostu post-siyaset‘ izlediğini söylüyorlar.
Nitekim Guardian’a konuşan solcu yazar Dimitris Psarras, Marksist-Leninistlerin, eski komünistlerin, ekolojistlerin ve sosyal demokratların birliğinden doğmuş Syriza içinde Kessalakis’in şok etkisi yarattığını söylüyor: “Sanki Netflix devreye girdi, partiyi ele geçirdi ve şimdi bunu bir diziye dönüştürüyor. İnsanların onun neyin siyasetini yaptığı ya da doğru-dürüst bir programı olup olmadığı hakkında hiçbir fikri yok. Tabii ki şoktalar.”
Syrizalı milletvekillerinden Stelios Kologlu ise Kessalakis’in liderliğini “Bildiğimiz solcu Syriza’nın sonu” olarak niteliyor: “O parti bu gece öldü. Kasselakis çok büyük değişiklikler yapacak ve gelecekte akademik çalışmalara konu olacak çünkü başardığı şey çok etkileyici, çok acayip. Neredeyse yoktan var oldu ve partinin başına geldi. Bu çılgınca, birkaç ay önce kimsenin inanmayacağı bir senaryo.”

‘Fenomen değilim‘
Amerikan vatandaşlığı da bulunan Kessalakis olumsuz eleştirilere aldırış edeceğe benzemiyor. Genel başkanlığı kazandıktan sonra parti genel merkezi önünde toplanan coşkulu kalabalığa seslenirken kendinden son derece emin görünüyordu: “Ben bir fenomen değilim. Ben toplumun sesiyim ve sizleri asla hayal kırıklığına uğratmayacağım. Yarından tezi yok çok çalışmaya başlıyoruz.”
Gözlemciler lider değişikliği ertesinde Syriza’da özellikle solcu kanattan bireysel istifalar bekliyor ama en azından partinin yeni kimlik arayışının kapsamlı şekilde tartışılacağı -yıl sonunda yapılması olası- kongreye kadar kamuoyuna birlik havası yansıtılacağını söylüyorlar.
Bakalım Kessalakis o zamana kadar hem parti içindeki muhalefetin zihnini hem de parti dışındaki seçmenin gönlünü fethetmeyi başaracak mı?