Peki, olası İdlib operasyonunun Kürtlerle birlikte yapılması mümkün mü?
Eğer Suriye rejimi bu konuda tek başına karar verebilseydi, bu soruya rahatlıkla ‘evet’ yanıtını verebilirdik. Ancak Suriye rejiminin politikasını büyük oranda Rusya belirlediği/belirleyeceği için bugün için olası İdlib operasyonunun Kürt savaşçılar-DSG ile birlikte yapılması zor görünüyor. Çünkü bu operasyona Kürt güçlerinin katılması, Rusya’nın Suriye’de Türkiye ile sürdürdüğü işbirliğinin sonunu getirebilir. Başka bir deyişle Rusya, Türkiye ile karşı karşıya gelmemek ve Türkiye ile işbirliğini sona erdirmemek için bu operasyona Kürt güçlerinin katılmasını istemeyecektir. Tıpkı, Afrin operasyonu sürecinde Afrin’in Türkiye ve ÖSO’nun eline geçmesini istemeyen Suriye ve İran destekli milis güçlerinin Afrin kent savunmasına katılmasını engellediği gibi. Rusya, önünde sonunda Türkiye ile karşı karşıya geleceğini görse de Suriye’de gidebileceği son noktaya kadar süreci Türkiye ile birlikte götürmek istiyor. Çünkü bu politikanın Rusya için, NATO üyesi bir ülkeyi (Türkiye) bölgede (Ortadoğu) kendi dayanaklarını güçlendirmek için kullanmak gibi bir karşılığı bulunuyor. Güney Afrika’da yapılan BRICS zirvesinde Putin ve Erdoğan arasındaki ‘muhabbet’in kerametini de bu politikada aramak gerekiyor.
Sonuç olarak, hangi güçlerin katılımıyla ve nasıl yapılırsa yapılsın İdlib operasyonu, Türkiye ve desteklediği cihatçı gruplar için Suriye’de sonun başlangıcı anlamına geliyor. Öte yandan Suriye rejiminin Kürtlerle başlayan müzakere süreci, Kürtlerin her türlü kazanımını sürdürdüğü çözümsüzlük politikası için bir tehdit olarak gören Erdoğan iktidarının işini daha da zorlaştırıyor. Anlayacağınız ABD ile Rahip Bronson krizi yaşayan ‘başkan’ için Suriye cephesinde de işler pek yolunda gözükmüyor!