İktidar bloku iç politikada halkın Filistin davası konusundaki hassasiyetlerini yedeklemek için böylesi bir propaganda sürdürürken iktidarın en yakınındaki tekeller İsrail ile ticari ilişkilerini sürdürmeye ve İsrail Filistin’de soykırım düzenlerken bile lojistik destek vermeye devam ettiler. Özellikle bu dönemde Gazeteci Metin Cihan, Erdoğan’a bağlı ‘Varlık Fonu’ şirketlerinden Eti Maden’den MHP Milletvekili Hilmi Durgun’un şirketine kadar iktidar bloku ve destekçisi sermaye gruplarının İsrail ile ticari ilişkilerini ortaya koyan birçok belgeyi yayımlayarak bu suç ortaklığının gözler önüne serilmesinde önemli bir rol oynadı.
İşte iktidar ve medyasının ‘komplo teorileri’ geliştirmeye çalıştıkları (Bu bakımdan İstanbul Valisi Davut Gül’ün bu eylemi “beşinci kol faaliyeti” olarak nitelendirmesinin altını çizmek gerekiyor) ve polis şiddetiyle gündeme gelen İstiklal’deki eylem de İsrail’le ticari ilişkilerin kesilmesi talebiyle gerçekleştirilmişti. Zaten iktidarı bu kadar rahatsız eden de aralarında türbanlıların yer aldığı eylemcilerin iktidarın söylemlerinin aksine İsrail’le ticari ilişkileri sürdürmeye yönelik ikiyüzlü politikasını gözler önüne sermeleriydi.
‘One Minute’ ve Mavi Marmara olayından İsrail’le ticari ilişkileri protesto edenlere ters kelepçe takılmasına kadar Erdoğan iktidarının Filistin sorununa yaklaşımı ve İsrail’le ilişkilerine bakıldığında söylenebilecek şey şudur: Filistin davası ve bu arada HAMAS ile ilişkileri Erdoğan iktidarı için bölgedeki emelleri için bir pazarlık konusu olmaktan ve iç politikada ise, halkın Filistin halkına desteğini kendi politikalarına yedeklemek için kullandığı bir araç olmaktan öteye gitmedi. İktidar ve medyasını bu kadar öfkelendiren artık mızrağın çuvala sığmaması, bu gerçeğin gizlenememesidir.