Yol, değerini bilenlerle yürünür.
Sefasını sürenlerle değil, cefasını çekenlerle…
Dünyayı, dünyanın ayartıcı ve geçici nimetlerini elinin tersiyle iten, bedel ödemekten çekinmeyen, fikir, oluş ve varoluş çilesiçeken çilekeş hakikat erleriyle…
Ancak o zaman aşılamaz sanılan bütün engeller aşılır teker teker; açılamaz sanılan bütün kapılar açılır birer birer; ve Rahmân, ancak ondan sonra rahmetiyle muamele eder; vefakâr, fedakâr ve cefakâr hakikat erlerine kol kanat gerer…
Unutma şunu aslâ:
Yol, değerini bilenlerle yüründüğü zaman mesafe katedilir.
Yolun değerini bilmeyenler, yolu da, yolculuğu da bitirir.
Yolun ve yolculuğun değerini değil, sadece kendilerini, kendi menfaatlerini düşünenler, ilk engelde, ilk engebede, ilk tökezlemede, çelme takar düşürürler…
Yola çıktığın adama iyi bakacaksın, “adam mı?” diye…
Adamsa, sağına soluna bakmadan yola koyulacaksın ve dörtnala koşturacaksın…
Adam değilse, yanına bile yaklaştırmayacaksın.