Nureddin Nebati’nin Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine atanması sonrasında hep yapıldığı gibi lidere biat etmiş, sadakatinden şüphe edilmeyen isimlerin kilit pozisyonlardaki rolünün artışı tek adam rejiminin zayıflamasının ve hatta çöküşünün işareti sayıldı.
Oysa rejimin yüzünü faşizme döndüğü bir dönemde, yedeklerin sahaya sürülmesinin farklı okumaları mümkün ve gerekliydi. Burjuva demokrasisinin gelişkin örneklerinde zayıflama belirtisi sayılabilecek bu eğilimin, Türkiye’nin güncel siyasal ortamında, oyun planında yapılan ciddi bir değişikliğin ve farklı türde bir güç arayışının ön adımları olma olasılığı hiç de az değildi.
Bu gibi atamalarla şekillendirilen bürokratik aygıtın bir bütün olarak neye hizmet ettiği, kurum(lar) içi düşey ve yatay ilişkileri nasıl etkilediği, B takımı yoğunlaşmasının siyasal sistemi nasıl dönüştürdüğü soruları, üzerinde durulmayı gerektirmektedir.
Tüm bu soruların yanıtlanması sırasında akıldan çıkarılmaması gereken durum Erdoğan rejiminde yalnızca yürütmenin değil, neredeyse yasama ve yargı erkinin de tek elde toplanmış olmasıdır. Güncel devlet teşkilatı şemasında bakan dahil tüm yöneticilerin rolü/görevi cumhurbaşkanının otoritesini tesis etmektir. Özellikle devlet-parti-tarikat geçişmesinin yoğun bir biçimde yaşandığı günümüzde atanmışlar, devletin olduğu kadar Erdoğan rejiminin temsilcisi rolünü de üstlenmiş bulunmaktadır.