Erdoğan’ın başını ağrıtan sorun sadece halkın güvenoyu olsa çok dert etmezdi. Halkı ikna kabiliyetinin olduğuna çok inandı ve her defasından bunu başardı. Ama sorun başka yerdeydi. Yani turpun büyüğü heybede kalmıştı. Cumhur İttifakı çoktan miadını tamamlamış, rafa kaldırılmış olması gerekirken ona duyulan ihtiyacın devamı birçok şeyin önüne geçti.
28 Mayıs seçimin hemen ertesi gün Cumhur İttifakı içinde yer alan tüm partilerin ve siyasi aktörlerin kafasında aynı soru vardı: Şimdi ne yapacağız?
Erdoğan 2014-2023 döneminin bir daha tekrarlanmayacağının farkındaydı ve son bir beş yıl için yetki istemişti. Bu durum olası kriz başlıklarını kaçınılmaz kılacaktı ve nitekim öyle oldu. Ama Erdoğan bile içerideki kavganın bu kadar erken başlayacağını ve bu kadar sert olacağını tahmin edememişti.
MHP dümene o kadar güçlü sarıldı ki Erdoğan’a santim manevra yapma şansı bırakmadı. Erbakan liderliğinde YRP ise süratle Erdoğan’ın gölgesinden kurtulmaya çalıştı-çalışıyor. BBP ve Hüda-Par bile pozisyon almak için el yükseltti. Biri eyalet sistemi önerirken diğeri muhalefet cenahında yer alan onlarca partiyi terörle ilişkilendirdi. Cam bir evin içinde oturup etrafı taşlayan Destici’nin bu davranışı ancak Cumhur İttifakı’nın içinde yaşananlarla açıklanabilir.