Anayasa Mahkemesi’nin boşanan eşler arasındaki mal paylaşımında ‘edinilmiş mallara katılma rejimine kişisel malların gelirlerinin de katılacağına’ ilişkin kuralın iptal istemini reddeden kararında ‘karşı oy’ kullanan Celal Mümtaz Akıncı, düzenlemenin iptal edilmesini dini bir kriter olan ‘kul hakkı’ gerekçesiyle savundu.

Fotoğraf: DHA
Cumhuriyet’ten Kemal Göktaş’ın haberine göre Akıncı’nın karşı oy yazısında “Kişiye ait bir malı onun rızası olmaksızın elinden almak mülkiyet, kişi ve kul hakkına müdahale niteliğindedir” ifadesi yer aldı.
Kayseri 5. Aile Mahkemesi, kişisel malların gelirlerinin ‘katılma alacağına konu edileceğine ilişkin Medeni Kanun’daki düzenlemenin mülkiyet hakkına makul bir gerekçe olmaksızın yapılan müdahale’ olduğu gerekçesiyle AYM’ye başvurmuştu.
Düzenlemeyi eleştirirken “Eşler arasında mülkiyet yönüyle adeta özel mülkiyetin terk edilip sosyalist ülkelerde uygulanan ortak anlayış benimsenmiştir” ifadelerini kullanan mahkeme, “Diğer eşe bu şekilde bir mali hak tanınması resmi evlilikleri engelleyecektir. Bu nedenlerle, makul ve kabul edilebilir bir gerekçe olmaksızın kişisel malların gelirlerinin de edinilmiş mallardan sayılması hakkındaki kural, Anayasa’ya aykırıdır” diyerek düzenlemenin iptalini istedi.
AYM kadınların korunması amacıyla iptal istemini reddetti
Düzenlemenin iptalini reddeden AYM, iptali istenen kuralın ‘ailenin ve özellikle kadınların korunmasını sağlamak için’ kamu yararı amacıyla çıkarıldığını belirtti.
Kuralın ayrıca eşler tarafından beraberce yönetilen evlilik birliğinin giderlerine, eşlerin güçleri oranında emek ve mal varlıklarının katılması amacını gerçekleştirmeye yönelik olarak adil ve dengeli bir sistem öngördüğü ifade edilen kararda, “Bu nedenle kuralla mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin meşru bir amaca dayanmadığı söylenemez” dendi.
‘Kul hakkına müdahale’
Üyeler Serruh Kaleli ve Celal Mümtaz Akıncı’nın karşı çıktığı karar, ikiye karşı 15 oyla alındı. Düzenlemenin iptal edilmesini isteyen Akıncı, yazdığı karşı oy yazısında, ‘kişisel malların idaresi esnasında doğan zarardan diğer eş nasıl sorumlu tutulmuyor ise yararından da nemalanmaması’ gerektiğini savunarak şu ifadeleri kullandı: “Medeni Kanun’da kişisel bir malın geliri de kişisel kabul edilmiştir. Kişiye ait bir malı onun rızası olmaksızın elinden almak mülkiyet, kişi ve kul hakkına müdahale niteliğindedir. Kuralla yapılan müdahale sonucunda toplumsal olmaktan çok kişisel bir çıkar ve yarar korunmaktadır. Bir kişinin elinden rızası dışında malını alıp bir başka kişiye vermek ve bunun da ‘kamu yararı’ amacıyla yapıldığını söylemek ‘kamu yararı’ kavramını, amacı dışında aşırı bir şekilde genişletmek olur ki bu durum ‘hakkı olana hakkını vermek’ olarak tanımlanan ve anayasanın 2. maddesinde ifade olunan genel ‘adalet’ kavram ve tanımına uygun düşmez.”