Amerikan gazetesi Washington Post, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yönelik sert eleştiriler içeren bir başyazı kaleme aldı. ‘Türkiye’de basın üzerindeki baskı demokrasiyi tehdit ediyor’ başlıklı makalede, ”Erdoğan, haber medyasını havasızlıktan öldürerek Türkiye’nin sahip olmak istediği her şeyi yok etme riskini alıyor. Türkiye Cumhurbaşkanı, uçurumdan düşmeden önce başka yöne sapmalı’‘ denildi.
Makalenin tam metni şöyle:
Amaç dikkat dağıtmak
Otokratlar, muhaliflerini bastırmak için, hiç inandırıcı olmasa bile bahaneler icat etmek zorunda hisseder. Türkiye’de haber medyasına düzenlenen son saldırılarda, gazeteciler için gözaltı kararları çıkarıldı. Devleti ele geçirmek ve teröristleri desteklemek için silahlı örgüt kurmak gibi çirkin suçlamalar yöneltildi.
Bu uyduruk iddiaların amacı, dikkatleri Tayyip Erdoğan’ın muhalifleri ve rakipleri üzerinde kurdupu baskıdan başka yöne çekmekti. Türkiye’de demokrasi risk altında.
Rusya’dakine benzer bir otokrasiye doğru
14 Aralık’ta, Türk polisi Zaman gazetesinin genel yayın müdürünü, Samanyolu Yayın Grubu’nun genel müdürünü ve diğerlerini gözaltına aldı. Polis geldiğinde, kitleler gazetenin binasında toplanmış, gazete çalışanları ‘Özgür basın susturulamaz‘ pankarları taşıyordu. Nihayetinde, aralarında gazeteci, yapımcı, senarist ve ülkenin doğusundaki bir emniyetçi olmak üzere 23 kişi gözaltına alındı. Sekiz gazeteci cuma günü serbest bırakıldı ama diğerleri hala gözaltında.
Bu kişilerin hepsi, Erdoğan’ın Sünni din adamı Fethullah Gülen hakkındaki paranoyasının girdabına kapılmıştı. Bir zamanlar Erdoğan’ın müttefiki olan Gülen, artık cumhurbaşkanı tarafından kendisini devirmek isteyen bir düşman olarak damgalanmış durumda. Gazetecilerin tutuklanması, Erdoğan’ın Pennsylvania’da yaşayan ama Türkiye’de hala destekçileri bulunan Gülen’in nüfuzunu yok etme yönündeki son girişimiydi. Erdoğan, bugün Rusya’dakine benzer bir otokrasiye doğru hızla ilerliyor gibi görünüyor.
Kavgacı tavır yanlış yöne götürüyor
Erdoğan gözaltılardan iki gün önce, Gülen ve destekçilerinin bir önceki yıl darbe planladığına dair kanıtlara ulaştığını söylemişti. Türkiye Cumhurbaşkanı gizemli bir şekilde ‘ihanet içindeki paralel bir çete‘den söz etti; kendisi son bir yıldır, Gülen’in güçlerini kökten temizlemekten söz ediyor. Geçen hafta Türkiye’de Gülen hakkında yakalama kararı da çıkarıldı.
Kriz, geçen yıl patlak veren, Erdoğan’ın düşmanlarının sebep olduğunu öne sürdüğü ve başbakanlığı döneminde kendisine yakın olan kişileri hedef alan yolsuzluk skandalıyla tırmandı. Geçen yaz ülkenin ilk halk oylamasıyla seçilen cumhurbaşkanı olan Erdoğan, cumhurbaşkanlığında daha fazla yetki istiyor. Fakat son bir yıldaki kavgacı tavrı, Türkiye’yi yanlış yöne götürdüğüne işaret.
Uçurumdan düşmeden önce başka yöne sapmalı
Gülen’le düşmanlığı bir yana, Erdoğan demokrasinin temel unsurlarından birini yok sayıyor: Demokrasi rekabetle zayıflamaz, güçlenir. Sesini çıkaran medya bir tür karanlık komplo kurup bir saray darbesine katılmıyor; onlar daha ziyade, işleyen ve sağlıklı bir siyasi sistemin kritik birer parçası. Erdoğan, haber medyasını havasızlıktan öldürerek Türkiye’nin sahip olmak istediği her şeyi yok etme riskini alıyor. Türkiye Cumhurbaşkanı, uçurumdan düşmeden önce başka yöne sapmalı.