Her fırsatta Kürtleri ‘güven testine’ sokmayı alışkanlık haline getirmiş bu eğilimin ne kadar güvenilir olduğunu da bizzat hayatın içinden yeterince deneyimledik aslında. En kritik dönemeçlerinde iktidara el uzatan, onunla anlaşan da bu “Kürtler AKP ile anlaşacak” diyen ‘ulusalcı’ siyaset ekseninden çıktı. İçerde sıkışmış iktidarın sınır ötesi harekatlarına destek verildi. “Anayasaya aykırı ama evet diyeceğiz” denilerek dokunulmazlıkların kaldırılması desteklendi ve tek adam rejimine giden önemli bir yol açılmış oldu, vs…
Hayat yaşanmışlıklarla birlikte epeyce ders biriktirerek akıyor. Herkesin öğrenebileceği dersler. Olur olmadık vesileyle Kürdü güven testine sokma derdine düşen, “bunlara nasıl güveneceğiz?” diye tepinen akıl fukaralığının bile öğrenebileceği şeyler olmalı. Kim kime güven verecek? Soruyu şöyle sormak gerekmiyor mu artık: Kürtlerin güvenini kazanmak için neler yapılmalıdır?
Bakın işte partileri kapatılıyor. Ne diyorsunuz? İtirazınız var mı gerçekten? “Yok ya, bizce kapatılmaz..” diye fal bakmak, analiz kasmak itiraz etmek midir? Katırcıoğlu’nun sözlerinin üzerinden tepinip ‘Kürde güvenilmez’ ezberiyle sayıklamak mıdır muhalif olmak, HDP’nin kapatılmasına karşı çıkmak mıdır yoksa?