Türk Veteriner Hekimler Birliği Başkanı Talat Gözet, son dönemde Türkiye’nin bazı bölgelerindeki hayvanlarda görülen şarbon hastalığının iki yolla yayılmış olabileceğini belirtti: “Nehir ve dere kenarında kurban kesme alışkanlığı ve ithal saman…”
Son olarak, Et ve Süt Kurumu’nun Brezilya’dan kurbanlık olarak getirip Ankara Gölbaşı’daki özel bir çiftliğe bıraktığı yaklaşık 4 bin büyükbaş hayvandan 50’si şarbon hastalığı nedeniyle ölmüştü. Bunun ardından İstanbul ve Sivas’ta da şarbon vakalarının görüldüğü açıklanmıştı.
Habertürk’ten Muharrem Sarıkaya’ya konuşan Türk Veteriner Hekimler Birliği Başkanı Gözet, vakaların toplumu kaygılandıracak boyutlara ulaşmadığını, Türkiye’deki veterinerlerin baskılama konusunda deneyimli olduklarını bildirdi.
Bakanlığa suçlama
Gözet, Türkiye’de daha önce de görülen şarbon hastalığının tekrar ortaya çıkmasında ilk olarak Tarım ve Orman Bakanlığı’nı suçladı. Şarbon çıktığında veterinerlerin müdahale ederek, o bölgeyi bir yıllığına karantinaya aldığını belirten Gözet, şarbonun tekrar ortaya çıkmaması için bakteri baskılamak amacıyla beş yıl bölgedeki hayvan aşılamalarının takip edilmesi gerektiğini, ancak bunun unutulduğunu ve takip aşamasında ihmal edildiğini dile getirdi.
Aynı yerde birkaç kez
Şarbon vakasına aynı yerde birkaç kez karşılaşıldığını ifade eden Gözet, buna en iyi örneğin Gölbaşı’ndaki vakalar olduğunu belirtti.
Üreticiden hayvanlarını itlaf edip derine gömmelerinin istendiğini aktaran Gözet, hayvanların aksine yüzeye yakın gömüldüğünü, daha sonra bu bölgede biten otların diğer hayvanlara yedirildiğini kaydetti. Veteriner hekime göre bu şekilde şarbon bakterisi bölgede ömrünü korudu.
Nehir kenarı ve ithal saman
Veteriner hekim, “İstanbul, Amasya, Kahramanmaraş, Sivas’a kadar yayılımı nasıl oldu” sorusunaysa şöyle yanıt verdi: “Anadolu’da kurbanı nehir veya dere kenarında kesme alışkanlığının yarattığı yayılma… Hastalıklı hayvanın kanı veya sakatatını nehre veya dereye atarsanız, geçtiği her yere yayılmasını kolaylaştırırsınız …”
Gözet son şarbon vakalarına Kızılırmak ve Yeşilırmak’ın geçtiği yerlerde rastlandığını hatırlatarak, nehirlerin geçmediği bölgelerdeyse hastalığın ithal samanla taşınmış olma ihtimaline dikkat çekti.