Soma’da hayat tam anlamıyla durmuş vaziyette. Herkes bir yandan derin bir acı, bir yandan öfke içinde.
Öğlen saatlerinde Soma Devlet Hastanesi’nde durumun vahameti ayan beyan ortada. Yüzlerce insan hastane önünde yakınları, akrabaları ve arkadaşları için bekliyor. Kimsenin ne olup bittiğinden haberi yok.
‘Aramadığımız yer kalmadı’
24 saattir akrabasından haber alamayan bir kişi isyan ederek şunları söylüyor: “Hiçbir yetkili bize bilgi vermiyor. 24 saattir buradayız. Ölü mü diri mi onu bile bilmiyoruz. Aramadığımız yer kalmadı. Hastane önünde bile ambulanslara yeterince yardımcı olunmuyor.”
‘Tarifi imkansız bir acı’
Beş sene önce kocasını madende kaybeden Zülfiyar hanım da hastane önünde bir akrabası için bekliyor. “Tarifi imkansız bir acı” diyor. Şunları aktarıyor: “Ben beş sene önce eşimi kaybettim. Tarifi imkansız bir acı. Madende kesinlikle iş güvenliği yok. 1200 lira para için bu iş mi yapılır? Bedava yaşıyoruz… “
‘Ruh gibi yaşıyoruz’
Soma Kömürcülük’te başka bir ocakta çalışan bir madenci ise bize hayatlarını anlatıyor: “Maden zordur. Madende çalışanın hayatı olmaz. Biz ‘ruh gibi’ yaşıyoruz. Hangi vardiyan olursa olsun hayat aynıdır. Sekiz senelik madenciyim. 1500 lira maaş alıyorum. Dünden beri ‘Bu işi neden yapıyorsun’ diye soruyorlar. Soma’da bu işi yapmak zorundasınız. Başka iş yok. Soma’da yaşayan erkeklerin yüzde 80’i bu işi yapmak zorunda. Böyle bir facia da yaşasak tekrar madene girmek zorundayız. Başka çaremiz yok.”
‘Denetimden sonra her şey eski haline dönüyor’
Denetimleri yapılıp yapılmadığını sorduğumuzda ise şunları aktarıyor: “Denetimler yapılıyor ama denetim yapılacağı zaman her şey günlük gülistan hale getiriliyor. Sonrasında her şey eski haline dönüyor. İş güvenliğimiz yok ama yine de buradaki en güvenli maden hala burası.”
Ortak ruh hali: İsyan
Soma’ya 25 kilometre uzaklıkta kazanın yaşandığı madene ulaştığımızda asıl kaosun orada yaşandığını görüyoruz. Araba ve ambulans trafiğinin karıştığı kaza noktasında bir yerde umutla bekleyenler var. Öte tarafta ölüm haberini alan aile yakınlarının feryatları duyuluyor.
Ortak ruh hali ise isyan. Aralarından biri atılıyor: “Buradaki acıyı kimse görmüyor. Medya bunları yayınlamıyor. Bize bağış yapıyorlarmış. Sen kime ne bağışlıyorsun? Benim emekli haklarından kesilen parayı bana mı bağışlıyorsun?”
24 saat bekledikten sonra yeğenini kaybettiğini öğrenen Hüseyin Bey ise yaşadıklarını şu şekilde aktarıyor: “Yeğenim üç senedir madencilik yapıyor. İçeride ne olduğunu biz de bilmiyoruz. Buradan köye cenazeye gideceğim.”
‘Madenciler usta’
15 dakika sonra arka arkaya madencilerin cenazeleri dışarı çıkmaya başlıyor. Dışarı çıkan SAR Arama Kurtarma ekibinden Şemsettin Şahin içerideki tabloyu bize aktarıyor: “Madenin içinde bir ray sistemi var. Usta madenciler içeri girerek arama kurtarma yapıyorlar ve cenazeleri dışarı gönderiyorlar. Bizde onları ambulansa yönlendiriyoruz.”
Madencileri kendi arkadaşlarının kurtardığını aktaran Şahin şunları söylüyor: “Burada bulunan sivil ya da devlet arama kurtarma ekipleri bundan önce bu çapta madende bir ama kurtarma görevinde bulunmadı. Bu konuda bir tecrübemiz olmadığı için biz en fazla madenin 150 metre içine gidebiliyoruz. Burada bulunan usta madencilerin, jandarmayı, medikalcileri ve arama kurtarma ekiplerini doğru yönlendirmesi sonucu herhangi bir kaos ortamı yaşanmıyor.
Şahin ‘acı gerçeği’ şöyle ifade ediyor: “Bu saatten sonra herhangi bir umuttan söz etmek çok zor. Artık bir mucize bekleniyor.”