On İkinci Kalkınma Planının (2024-2028) “Temel Amaç ve İlkeleri ile Hedef ve Politikaları” bölümündeki alanlardan bir tanesi de “Adalet Hizmetleridir.”
Bu bölümde “Anayasada güvence altına alınan temel hak ve özgürlükler güçlendirilecektir” deniliyor.
Anayasa’ya göre “herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma ya da üyelikten çıkma hürriyetine sahiptir.”
Ancak vatandaşlar ne zaman bir gösteri yapmak için bir araya gelse polis anında müdahale ediyor ve göstericileri dağıtmak için elinden geleni yapıyor. Dahası direnenleri gözaltına alıyor.
Bu durumda Plan Tasarısı polise Anayasal hakların kullanılmasına engel olmayın demiş oluyor.
Yine Plan Tasarısında “katılımcı bir hazırlık süreciyle yeni bir ‘Yargı Reformu Stratejisi’ ve ‘İnsan Hakları Eylem Planı’ hazırlanacaktır” deniliyor.
Aslında 29 Nisan, 2021’de Cumhurbaşkanı Genelgesiyle Yargı Bağımsızlığını da içeren bir İnsan Hakları Eylem Planı yayımlandı.
Anlaşılan plancılar Türkiye’de ağır biçimde yaşanan insan hakları ihlallerine karşı bu Eylem Planının yeterli olmayacağını düşünmüşler ve katılımcı bir biçimde yenisinin hazırlanmasını istiyorlar.
Bunun yanı sıra plancılar “Yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı ve şeffaflığı güçlendirilecektir. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı bakımından sorun oluşturan unsurların tespiti için durum analizi yapılacak, bu husustaki iyi uygulama örnekleri ile uluslararası standartlar incelenerek rapor hazırlanacaktır” da diyorlar.
Plancılar yargı bağımsızlığını uluslararası standartların gerisinde görmüşler ve bu konuda acil tedbir alınmasını istiyorlar.
Değerli okur hukukun üstünlüğü alanında bir öneri var ki beni benden aldı.
“BM, Avrupa Konseyi, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) nezdindeki insan hakları mekanizmaları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ile yapıcı işbirliği” sürdürülecekmiş.
Sayın Cumhurbaşkanının “AB ile gerekirse yolları ayırabiliriz” dediği bir dönemde yapılıyor bu öneri.
Yerel Mahkemelerin AİHM kararlarını tanımadığı bir dönemde hem de.
Düşünsenize yerel mahkemelerin kendisinin kararlarını tanımadığı Anayasa Mahkemesi de tanımıyor AİHM’nin kararlarını.
Plancılar Türkiye’deki hukukun üstünlüğü ve hukuk devletinin gerekleri doğrultusunda yapılacakları fazlasıyla söylemişler.
Dışarıda kapı kapı yabancı yatırımcı arayanlar bu metni yazanları hemen çağırsınlar.
Plancılar bu politikaların yerine getirilmesi için gereken kuralları ve kurumları da biliyorlardır.
Hemen o konulardaki gerekli yasaları hayata geçirsinler.
Yabancı yatırımcı o zaman kendiliğinden gelir.