• 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11’i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • VPN HABER
  • ENGLISH

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • AGORA
  • SANAT

Türkiye yine pirince giderken bulgurdan mı oldu?

21/03/2020 16:46

NEVŞİN MENGÜ

@nevsinmengu

Şubat ayında iktidar, nicedir Avrupa’nın gözünü korkutmak için elinde tuttuğu sığınmacı kartını kullanmaya karar verdi. Sığınmacıların artık sınırda durdurulmayacağı açıklandı. Ve sınıra sığınmacı başladı. İçişleri bakanı, sınıra ‘mübarek sığınmacımetre’ kurulmuş gibi her gün sözde Avrupa’ya geçenlerin sayısını vermeye başladı. Sayı arttıkça millet coştu kabardı. “Yeter artık biz çok baktık şimdi de Avrupa baksın” diyenler bir bir ortalara saçıldı.

Ne var ki, ortada bir sorun vardı. Türkiye’nin sınırı açması bir şey ifade etmiyordu, zira Yunanistan sınırını kapatmıştı. Türkiye tarafından geçenler Yunanistan tarafından biber gazıyla püskürtüldü. Bir kısmı Meriç’ten bir kısmı da belki Ege’den Yunanistan’a geçebildi. Ege’den geçen kimi botları da Yunanlar kıyılarına yanaştırmadı. İnsanlar resmen arafta kaldı.

Reklam

Sığınmacıları DW Türkçe için yakından takip eden gazeteci Burcu Karakaş, iki sınır arasında bekleyenlerin kendisine, “Türkiye bizi kandırdı” dediğini söyledi. Sığınmacıları, bir şekilde(!) sınırın iki tarafının da açık olduğu intibası verilmiş, pek çoğu buradaki işinden ayrılmış, son biriktirdiği parasını harcamış, Avrupa’ya geçeceğim diye sınıra gelmiş. Olan onlara oldu.

Sınırda bekletildiler, bekletildiler, şimdi geri geliyorlar. Sığınmacıların bekleyişlerinin ilk günlerinde ilgi büyüktü. Yardım kuruluşları, gönüllüler, çadırlarla, yiyecek giyecek malzemeleriyle sınıra akın etti. Sınırda per perişan bekleyenlerin görüntüleri iktidarın pek bir işine yaradı. ‘Zalim Avrupa kapıları açmıyor, insanları süründürüyor’ imajı verildi. Hatta bir sosyal medya kullancısı fotoğraf kulüplerinin de sığınmacıların sanatsal(!) fotoğraflarını çekmek için sınıra geldiğini yazdı. Haberler yapıldı, fotoğraflar çekildi. Sınırı açmayan Yunanistan eleştirdi, sonra bu insanlarla herkesin işi bitti. Kaldılar bir başlarına.

Şu anda sığınmacılara yardım etmeye çalışan bir avuç aktivist var. Benimle her gün düzenli olarak paylaştıkları bilgileri sizlere aktarmaya çalışacağım. Önce sığınmacıları için dağıtılan yemek azaltıldı. Soğuktan korunmak için ateş yakmalarına izin vardı, güvenlik gerekçe gösterilerek ateş yakmaları yasaklandı.

Reklam

Soğukta aç süren bekleyiş sinirleri gerdi. Zaman zaman Afgan ve Suriyeli gruplar arasında kavgalar çıkmaya başladı.

Kimileri umudu kesti geri döndü, kimileri beklemeye devam etti. Son kertede, bu insanların artık sınırda beklememesi gerektiği anlaşılan Ali(!) devletimizce kararlaştırıldı. Otobüsler organize edildi ve bu sığınmacılar peyder pey İstanbul’a getirilmeye başlandı.

Şimdi bu insanların sağlık durumları nedir Allah bilir. Kimisi corona virüsü taşıyor, kimisi taşımıyor. Anlaşılan şu anda bilmek olanaksız.

Bu göçmenlerin İstanbul’da kalması da anlaşılan istenmiyor. Kayıtlı oldukları illere gitmeleri otoritelerce teşvik ediliyor. Pek çoğu Avrupa’ya gidiyorum diye kiradaki evinden çıkmış, çıktıkları evler başkalarına kiraya verilmiş. Kimisi son parasını harcadığı için beş kuruşsuz kalmış. İyi kötü kendine iş bulmuş olanlar, nasılsa gidiyorum diye işlerinden ayrılmış. Patronlar yerlerine başkasını bulmuş, işlerini geri vermiyor.

Şimdi açıkta ortada kalanlar, bir de salgından korkuyor. “Ortada kaldık, bir de bu hastalığı kaparsak ne olacak” diyorlar.

Türkiye, ‘sığınmacı kartımı kullanacağım, Avrupa’yı rezil edeceğim’ derken, çok ama çok ağır bir tablonun ortaya çıkmasının sorumlusu oldu. Savaşlar nedeniyle ortada kalmış bu insanların pek çoğunun umutlarıyla oynandı. İşlerini, evlerini kaybetmelerine yol açıldı. Şimdi hem kendi sağlıkları tehlike altında, hem de kamu sağlığı açısından risk oluşturuyorlar.

Bir sosyal medya kullancısı, “Reis demek istediğini aldı ki, göçmenler geri çekiliyor” yazmış. Türkiye acaba ne istedi, istediğini aldı mı, aldığına değdi mi, yine pirince giderken bulgurdan mı oldu? Takdir sizin.

Filed Under: Agora

Tüm yazılar: Nevşin Mengü

SON HABERLER

Yoğun bakımların durumu: Boşalan yatak hemen doluyor

Covid-19 vaka sayılarındaki büyük artış, ölüm sayılarına da yansıyor. Hayatını kaybedenlerin son anlarını geçirdiği yoğun bakım servislerindeki tablo karamsar. Ankara ve Antalya’dan sağlık çalışanları, yoğun bakımlarında yer kalmadığını anlattı.

BioNTech’te üçüncü doz gerekebilir

BioNTech’le birlikte Covid-19 aşısı geliştiren Pfizer’in CEO’su Albert Bourla, aşılanan herkesin ‘muhtemelen’ üçüncü doza ihtiyaç duyacağını söyledi.

Kanal İstanbul’da ilk adım için tarih verildi

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kanal İstanbul’un üzerine yapılması planlanan köprülere ilişkin çalışmanın haziran ayında başlayacağını söyledi.

Erkan Oğur, ‘Hata etmiş olabilirim’ dedi: İçi cız etmiş, ‘Ne işim var diye’ düşünmüş

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın ‘Hiç Oldum’ şarkısına düzenleme yaptığı için gündeme oturan ve muhalif kesimden yoğun eleştiri alan müzisyen Erkan Oğur, “Öylesine bir stüdyo işiydi, benim için ondan öte bir şey değildi” diye konuştu.

Kaftancıoğlu, ‘Mahir Ünal’a gelsin’ deyip ‘128 milyar dolar’ videosu paylaştı

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, “128 milyar dolar nerede” sorusuna “128 milyar lira nerede” diye karşılık veren AKP Grup Başkan Vekili Mahir Ünal’a videoyla gönderme yaptı.

Ben, çalışmak zorunda olan ve sömürülen insanlarla ‘aynı’ gemideyim…
Muhtelif sinir krizlerinin eşiğindeki toplum…

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 1263 gündür tutuklu

AGORA

16 Nisan 2017’de terk edilen ilke…

Murat Sevinç

Bunun aplikasyonu yok

Mehmet Aksel

128 milyar doların akıbeti

M. Murat Kubilay

Delik kap su tutar mı?

Azime Acar

S-400’den Montrö tartışmalarına

Bahadır Kaynak

GÜNÜN 11’İ

Yalçın Karatepe: 128 milyar doların soruluyor olması umut verici

Burhanettin Duran: Donbas geriliminde inisiyatif hâlâ Putin’in cebinde

Esfender Korkmaz: Kamu bankaları bu dövizleri ucuza satarak bir taşla iki kuş vurdu

Rauf Tamer: ‘Millet İttifakı’nın yeni patronu Akşener

Sedat Ergin: Emekli amiraller bildirisi, AİHM içtihatlarının tanıdığı sınırlar içinde

Alaattin Aktaş: Yazarlık başka, başkanlık başka!

Mehmet Ocaktan: Bu absürt hal, aslında siyasi yenilmişliğe işaret ediyor

İbrahim Kahveci: Bu gençler neden çalışsın?

Deniz Zeyrek: ‘Hayaller Mars, gerçekler patates’ durumu yaşadık

Mine Söğüt: Hiç olanlar

Yılmaz Özdil: Nasreddin Hoca’nın türbesine benziyor

Contemporary İstanbul, yeni açılış tarihiyle Lütfi Kırdar Rumeli Salonları’nda

Orhan Pamuk kayıtsız kalamadı: Kitabımda Atatürk’e hiçbir saygısızlık yok

Bu bir utanç yazısı

İKSV’ye ‘Bu bienalin farkı ne’ diye sorduk, ‘Dikkat, her an karşınıza çıkabilir’ dediler!

Da Vinci’nin Salvator Mundi tablosu, NFT versiyonuyla yeni rekor peşinde

Erdoğan ve Bahçeli ‘Özbek Otağı’nda baş başa iftar açtı

110.92 karatlık pırlantaya 1,2 milyon dolarlık teklif

İki kafadarın ‘daha büyük penis’ macerası hastanede bitti

Örümcek ağlarının sesi çıkarıldı

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • AGORA
  • SANAT
  • AGORA
  • DİKEN’E TAKILANLAR
  • BİRİNCİ SAYFALAR
  • GÜNÜN 11’i
  • AKŞAM POSTASI
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 5 YAŞINDA
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
  • Email
  • Facebook
  • Google+
  • Pinterest
  • RSS
  • Twitter
  • Vimeo
  • YouTube

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi