Kurultayın üçüncü turunda Dervişoğlu lehine bir sonuç çıkması, İYİ Parti’de Akşener siyaseti devam mı edecek sorularının sorulmasına neden oldu. Bu soruyu sorduran ise Dervişoğlu’nun adaylığını ilanının ardından Akşener ile sarf ettiği sözler ve onunla kurduğu irtibatta aranmalı hiç kuşkusuz. Fakat daha da önemlisi Dervişoğlu liderliğindeki İYİ Parti’nin yakın ve orta vadede sergileyeceği politikalar bir devam mı ya da yeni bir istikamet tayini mi olduğu hususunu berraklaştıracaktır. Bu konudaki soru işaretlerini ortadan kaldıracak bir diğer husus ise partinin kurmay kadrosunda yapılacak değişikliklerde Akşener’in etkili olup olamayacağı. İlk izlenimlere göre Akşener’in partideki etkisini sürdüreceği ve bazı isimlerin İYİ Parti’de siyaset yapmasında ısrarlı olacağı noktasında.
Her ne kadar Dervişoğlu kurultay zaferinin ardından yaptığı kısa konuşmada “hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” dese de Türk siyasi tarihinden verilebilecek örnekler, siyasetçilerin emekli olma noktasındaki isteksizliklerini göstermektedir. Cumhurbaşkanlığına geçtikten sonra ANAP siyasetine her ne kadar muvafık olamasa da nüfuz etmeye çalışan Özal ve Çankaya’ya geçtikten sonra Çiller yönetimindeki DYP’ye müdahil olmayı devam ettiren Demirel örnekleri, bu konunun ne denli netameli olduğunu da göstermektedir.
Fakat İYİ Parti açısından en önemli sınama partinin kendisini ideolojik olarak nerede konumlandıracağı meselesi. Her ne kadar partinin merkezde konumlanacağı söylense de mevcut durumda partideki milliyetçi aktörlerin etkinliği ve kritik dönemeçlerde bu aktörlerin alacağı pozisyonlar önemli olacaktır. Uzunca bir süredir teknokrat kimliği ve merkeze daha yakın olabilecek birtakım aktörlerin partiden ayrıldığı da düşünüldüğünde, İYİ Parti’nin politik konumlanmasında izleyeceği strateji, partinin geleceği açısından oldukça önemli olacaktır.