Bu türden para alma uygulamaları, farklı model, isim ve biçimlerle dünyanın farklı yerlerinde var. Kişisel deneyimimi aktarmam gerekirse, mesela Tayland’a girerken 30 dolara yakın bir para ödediğimi hatırlıyorum. Küba’da bu miktar 25 dolar civarındaydı. Duyduğuma göre Japonya’da da 10 dolar civarı bir para alınıyor.
Öte yandan çeşitli Avrupa ülkelerinde de ülkeye girerken değil ama girdikten bir süre sonra turizm, su, çevre vb. kalemleriyle bağlantılı olarak turistlerden 3-5 Avro civarı vergi alınıyor. Fakat dikkatinizi çekerim: Bunların alındığı kişiler, devletlerin kendi yurttaşları değil, yabancı turistler.
Ben Türkiye’deki durumun benzerine sadece İran’da denk geldim. Bizden para alınmadı ama İran’dan çıkan İranlılardan alınıyordu. Ayrıca Filipinler’de de böyle bir uygulamanın bulunduğunu duydum.
Bunun dışında bir örnek duymadım, görmedim ve okumadım. Belki birkaç istisna daha vardır. Fakat şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Bir devletin kendi yurttaşından “yurt dışına gidiyor” diye para alması kesinlikle norm değil. Türkiye’nin ayrıksı bir iş yaptığını bilmek gerekiyor.
Ben bu uygulamanın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısındayım.
Şöyle ki:
Devlet, bu bağlamda ille de bir para alınacaksa bu para, kanımca Türkiye’ye girip çevre vergisi, su vergisi vb. kalemler ödemeyen ama bu hizmetlerden yararlanan turistlerden alınmalı. Böylesi bir farklı muamele, ayrımcılık yasağını ihlal etmez. Hatta daha gerçekçi olmak gerekirse (müze vb. hizmetlerde kademelendirme yapan Brezilya gibi) miktarlar, Avrupa ve ABD’liler için yüksek, üçüncü dünyadan gelenler için ise nispeten daha az yüksek kılınabilir.
Meselenin ölçülülükle ilgili yönü açısından da sorun var. Şu anda konuşulan 1.500 TL, açıkça ölçüsüzdür. Dediğim gibi dünyadaki örneklerde, yabancılardan alınan bedel bile 40 doların üstüne çıkmıyor. Türkiye’deki asgari ücretin 400 dolar civarı olduğu hesaba katıldığında, bu miktar, yurttaşların büyük kısmından maaşlarının yüzde onuna denk geliyor.