Bugün okula başlaması gereken Narin‘in cenazesi köyündeki mezarlıkta defnedildi, maalesef..
Önce Narin’in yaşadığı köyden başlamak gerekiyor. Tavşantepe Köyü, muhafazakâr kimliği ile öne çıkıyor. Küçük olmakla birlikte muhafazakâr kimliği nedeniyle, radikal İslami söylemleriyle bilinen “Hüda-Par’a yakın” tanımı kullanılıyor.
Nitekim, AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu da yaptığı açıklamada, köyün Eski Refah Partisi görüşünde olduğunu vurguladı. Bugün için köy halkının AKP’ye yakın olduğunu değerlendirmek yanlış olmaz.
Kaldı ki, Narin’in kayboluşundan sonra başlayan adli süreçte mahkemece verilen yayın yasakları, gazetecilerin köye giriş ve çıkışlarına kısıtlama getirilmesi, Narin’in yaşayıp yaşamadığının tam olarak anlaşılmasını sağlayacak kamuoyu bilgilendirmelerinin zayıflığı, bu görüşü destekler nitelikte.
Gelişmeleri, anı anına ve yakından takip eden ülke kamuoyunun akıllarında kimi soru işaretlerinin oluşmasını sağlayacak süreçler de yaşanmadı değil, elbette.
Bunlardan birisi, savcılık talimatıyla soruşturmayı yürüten kolluk gücü Jandarma’nın bölgedeki en tepe ismi Diyarbakır İl Jandarma Komutanı Tümgeneral Selçuk Yıldırım‘ın Narin’in kaybolmasından 8 gün sonra yaptığı “sona yaklaşıldığını” müjdeleyen açıklaması.
Yıldırım, kanımca durumun vahametini daha ilk günden bilen isimlerden. Herhangi bir bilgi ve kanaat sahibi olmaksızın bir adli kolluk amirinin böylesi bir açıklama yapması mümkün olmaz.
Yanı sıra, Tümgeneral Yıldırım’a büyük olasılıkla Ankara’dan “sus” talimatı gitti. Yıldırım, sonrasında bir daha kamuoyu önünde tam 11 gün sonra Diyarbakır Valisi Murat Zorluoğlu‘nun basın açıklamasında görüldü.
Okula gitmesi gerekirken, mezara konulan Narincik’in aile içinde olmaması gereken “uygunsuz” bir sürece tanıklık ettiği, kanaat önderinden edindiğim bilgilerden. Bu bilgiyi, bu satırların yazarı olarak bir hafta kadar önce öğrendiysem, bunu savcılık ve kamu görevlilerinin bilmemesi mümkün değil.
Narin’in öldürüldükten sonra çuvalla saklandığı yerde kısa sürede cesedinin geçirdiği evrenin tespiti önemli.
Eğer Narin’in cesedi, adli tıpta bilindiği şekliyle 7 – 12 gün arasında gerçekleşen “aktif çürüme” aşamasını, ardından da 13 – 50 gün içinde oluşan ileri çürüme evresini su dışında geçirdiyse ve sonrasında suya bırakıldıysa hem doku kaybı hızlanır hem de uzuv kaybı yaşanması güçlü olasılık.
Bunun adı cinayet olmamalı. Düpedüz katliam demek çok daha doğru.