Kamu vicdanı elbette buna isyan etti. Seçimlerde miting meydanlarını dolaşan bakanların korkulu rüyası, “İsrail’le ihracatı durdurun” haykırışları olmuştu.
Seçim yenilgisi ve İsrail’e ihracatı protesto eden tesettürlü kadınlara ters kelepçe takılması, “28 Subat’ta bile böylesi olmamıştı!” feryatları iktidarı ‘titretmiş’ olmalı ki dün nihayet İsrail’e ihracata 54 kalemde kısıtlama koydu.
Ticaret özel hukuka tabi sözleşmelere dayanır. Tek taraflı iptallerin yaptırımları olabilir! Ayrıca, İsrail Ticaret Bakanı, kendilerinin de Türkiye’ye kısıtlar koyacağını söylediği gibi “ABD Kongresine çağrı” da yaptı; ABD’nin Türkiye ile ticaretini kısıtlaması ve Türkiye’ye yatırımları durdurması için!
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’nin Gazze’ye insani yardımlarını İsrail’in engellediğini anlatmıştı.
Anlaşılan, elinde bu konuda kalın bir dosya var.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın da iki vurgusu önemli: Bir, kısıtlama kararının sebebi İsrail’in insani yardımları engellemesidir. İki, kalıcı ateş ilan edilip insani yardımlar başlayınca kısıtlama kalkacaktır.
Yani, ticaret hukukun ihlali değil, yaptırım! Türkiye’nin herhangi bir mercide kısıtlama kararını savunması gerekirse bu gerekçelere dayanacaktır.
Türk-ABD ilişkilerinin iyileşme sürecine girdiği ve ABD içinde de İsrail’e tepkilerin büyüdüğü bu süreçte, Senato’da İsrail umduğu desteği bulamayacaktır.