Ekmek ve Gül birkaç yıl önce “okullarda bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek” kampanyası başlatmıştı, bu kampanya geniş bir kesim tarafından sürdürülüyor… Bunun gereğini yapıp milyonlarca aç öğrencinin hiç olmazsa bir öğün karnını doyurması istenen Milli Eğitim Bakanlığı ne yaptı? Yeni kısıtlamaları içeren genelge ile taşımalı eğitime sınırlama getirip köylerden okullara taşınan öğrencilerin eğitim hakkını elinden aldı. MEB, yeni istismarların, çocuk işçiliğinin ya da çocukların cemaat, tarikat yurtlarına mahkumiyetinin yolunu açıyor. Aladağ örneğinde olduğu gibi çocuklarını ölüme ya da vakıf yurtlarında istismara göndermek istemeyen aileler, çocuklarını okuldan almaya başlıyorlar, bu artacak da.
Sadece cemaat, tarikat yurtları değil, devletin KYK yurtlarında da çocuklar dinci, gerici yöneticilerin eline bırakılıyor. Buna, deprem döneminde bizzat tanık da oldum. 6 Şubat depremi sonrası evleri ağır hasarlı ve yıkık olduğu için kalabalık bir aile Çubuk Yıldırım Beyazıt KYK yurduna yerleştirilmiş. Anne-baba, dört çocukları, anneanne ve dayı ile iki evden gelen kalabalık bir aile… Çocuklar ortaokul çağında. Bir süre kaldıkları yurtta, Kur’an kursuna gitmeleri, namaz kılmaları, hatta henüz 11-12 yaşındaki kız çocuğunun başını örtmesi yönünde baskılar başladı. Alevi kökenli aile rahatsız oldu ama başka gidecekleri yer de yok. Dayı Hatay’da gazeteci… Kızılırmak Federasyonu genel sekreteriyim ve federasyon olarak depremzedelere yardım yapıyoruz. Bize ulaştılar bir gazeteci arkadaş aracılığıyla. Aile adeta “imdat” diyordu. Çocuklarının konuşmalarının, hareketlerinin bile değiştiğinden yakınıp bir an önce bu yurttan kurtulmak istiyorlardı.
Yeni genelgenin kız çocuklarının eğitime erişiminde büyük engel olacağı kaygısını dile getiren Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, “MEB kimlerle, hangi tarikat ve cemaatlerle sözleşme imzaladı bir düşünelim. Tam da onların şehir merkezlerine yaptıkları yurtlara mahkum bırakılan çocukluktan bahsediyoruz. Aladağ yangını hepimiz için büyük bir facia olarak hafızalarımızda kazılı dururken, oğlan çocuklarının da o vakıflarda istismara uğradıklarını bile bile aileler buralara gönderir mi? Artık eğitimi bıraktırmayı çare olarak görüyorlar” diyor ve ekliyor: “Kaç çocuk bundan mağdur olacak, kaç çocuk okullaşma oranının gerisinde kalacak, onu da bilmiyoruz.”