Şüphesiz şehirleri belleksiz düşünmek olanaksızdır. Zira şehirle ilgili tüm öyküler doğrudan ya da dolaylı olarak bir bellekle ilişkilidir. İster Sosyolojide adına küçük gruplar denilen ailelerin isterse büyük grupların deneyimleri olsun her biri bir referansını şehrin mekânsal ve toplumsal yapısından alır. Bu yüzden belleksiz şehir yoktur ya da şehir bellektir diyebiliriz.
Ne var ki şehirlerin bellekleri de tıpkı bilgisayarların belleği gibi bir “temizlik” muamelesine maruz kalmıştır. Bellek temizleme bu anlamda sadece teknolojik değil, sosyolojik bir olguya da gönderme yapar. Örneğin sistemin yazılı kayıtlarından arzu edilmeyen ne varsa silmek, ilgili literatürden çıkarmak, ondan bahsetmeyi yasaklayan düzenlemeler yapmak, yok saymak, ilgili arşivleri yangınlara kurban etmek gibi türlü aracın ahenkli kullanımıyla pek çok bilgi ve olgu birkaç kuşak sonra görünür olmaktan çıkabilir.