CANAN COŞKUN
canancoskun@diken.com.tr
@canancoskun
İstanbul 8’inci Sulh Hukuk Mahkemesi’nde bugün devlet ile sivil toplumun karşı karşıya geleceği bir dava var.
Davalı, Beyoğlu’ndaki Tarlabaşı Toplum Merkezi (TTM). Davacı, valilik. Dava konusu ‘yokluk.’ Valilik, amacının kalmadığı gerekçesiyle 16 yıllık merkezin kapatılmasını istiyor.
TTM’nin sitesinde, valiliğin ‘kalmadığını’ savunduğu amaç şöyle açıklanıyor: sosyal hayattan dışlanan, yoksulluk ve göç kaynaklı çeşitli yoksunluklarla mücadele eden Tarlabaşı bölgesi sakinlerinin güçlenmesini, haklarına erişimini desteklemeyi ve Tarlabaşı’na yönelik ön yargıların azaltılması.
Zincire yeni bir halka
İlk bakışta ‘bürokratik bir adli vaka’ gibi görünebilir. Ancak büyük resme bakıldığında, TTM’ye yönelik dava, iktidarın aykırı gördüğü örgütlenmelere vurmaya çalıştığı zincirin yeni bir halkası…
2016’daki darbe girişiminin ardından hak odaklı birçok dernek kapatılmış, kapatılmayanlar da denetim ve soruşturma kıskacına alınmıştı.
Son olarak dün Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’ne kapatma davası açıldığını öğrendik.
Neye göre risk analizi?
2020’nin son gününe gelindiğinde Resmi Gazete’de ‘Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun’un duyurusu yapıldı. Yasa metninin içinde Dernekler Kanunu ve mevzuatına ilişkin maddeler de yer alıyordu.
Yasayla dernekler ‘risk derecesi’ne göre sınıflandırıldı. Derneklerin hangi kritere göre düşük, orta ve yüksek riskli olarak sınıflandırıldığı açıklanmadı.
Dahası, ‘risk analizi’ doğrultusunda dernek denetimi periyodik hale getirildi. Buna göre ‘yüksek ve orta riskli‘ olarak sınıflandırılan dernekler en az üç yılda bir muhakkak denetime girecekti. Önceden böyle bir zorunluluk yoktu, bir dernek kamu makamlarınca gerekli görülürse denetleniyordu.
‘Denetlenmeyen dernek yok‘
Zaman içinde İçişleri Bakanlığı’na bağlı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü, Maliye Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından denetlenen Kaos GL’nin avukatı Kerem Dikmen, “Yasa çıktıktan sonra LGBTİQ+ dernekler varoluşsal olarak riskli olarak nitelendirildi. Bu kanun değişikliğinden sonra denetlenmeyen dernek yok” dedi.
Dikmen, iktidarın LGBTİQ+ karşıtı söylemlerinin oluşturduğu iklimle ilgili şunları söyledi: “O iklim farklı yerlere farklı yağışlar bırakıyor. Bunun bir boyutu İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme, bir boyutu medyadaki nefret söyleminin artması, bir boyutu gökkuşağı ibareli ürün satışlarına +18 ibaresi getirilmesi zorunluluğu, bir boyutu RTÜK kararları… Bu iklimin dayanak noktası aile. Yani onlara göre Türkiye’nin toplumsal bir yapısı var, bu yapının temel direği aile. Batı o aileyi çökerterek bu toplumu çökertmek istiyor. Bunun da aracı çocukların ‘cinsiyetsizleştirilmesi’. TTM’de örgütlenen insanların örgütlenme özgürlüklerinin, ifade ve özgürlüklerinin ihlaline yol açan bu süreci de bu genel iklimden ayrı tutamayız.“
22 Temmuz’a kadar bildirim şartı
Yasa çıktıktan sonra denetmenler ilk olarak Sosyal Politika, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği’ne (SPoD) gitmişti.
Ardından Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü’nden ifade ve basın özgürlüğü, kent sosyolojisi, kent ve çevre çalışmaları alanında faaliyet gösteren derneklere ‘yüksek ve orta riskli’ yaftasıyla ‘terörizmin finansmanı ve kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi‘ için bildirim şartının yer aldığı bir yazı gönderilmeye başladı. Yazıda derneklerin 22 Temmuz 2022’ye kadar ‘kendilerini terörizmin finansmanı riskinden korumak çeşitli önlemleri aldıklarına dair ilke, kural ve yöntemleri belirleyen ve bunları uyguladığını belgelendirdikleri’yle ilgili bildirimde bulunması istendi.
AKP’yi destekleyen derneklere bildirim yok
AKP’ye açık bir şekilde destek verdiğini açıklayan birkaç derneğe telefonla ulaşıp böyle bir belgenin kendilerini ulaşıp ulaşmadığını sorduk. Çoğu İslami referanslara göre faaliyet gösteren derneğe bu belgenin ulaşmadığı yanıtını aldık.
Ulaştığımız dernekler arasında YediHilal, İyilik Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Mirasımız Derneği, İstanbul Gönüllü Eğitimciler Derneği, İlim Hizmet Araştırma Derneği yer alıyor.
Dernek yetkililerinin verdiği bilgiye göre yılda bir iki kez denetim geçiriyorlarmış.
Tehlikeye dikkat çekilmişti
Söz konusu yazının gönderilme gerekçesi Türkiye’nin Ekim 2021’de Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tarafından kara para aklama ve terörizmin finansmanının engellenmesinde yetersiz kaldığı gerekçesiyle Ürdün ve Mali’yle birlikte ‘gri listeye‘ alınması.
O günlerde gerek Avrupa Komisyonu gerekse Uluslararası Af gibi insan hakları örgütleri, Türkiye’nin listeden çıkmak için yerine getirmesi gereken yükümlülükleri, dernekleri baskılama gerekçesi olarak kullanabileceğine dikkat çekmişti.
İktidar tarafından hedefe konan derneklere yönelik baskı zinciri, bu yöndeki kaygıların doğru çıktığına işaret ediyor.
Dava kıskacındaki dernek
TTM’ye gelince…
Derneğe karşı açılmış iki dava var… İki davanın odağında da iktidarının sivil toplum örgütlerine baskısı ve LGBTİQ+ karşıtı söylemleri yer alıyor.
Bugün görülecek davada iddia makamı valilik. Valiliğe göre TTM’nin ‘amacının gerçekleşmesi olanaksız hale geldi.’ Bu nedenle ‘derneğin kendiliğinden sona erdiğinin‘ tespit edilip kapatılması isteniyor. Duruşma İstanbul 8’inci Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görülecek.
Dernek hakkında İstanbul başsavcılığının açtığı bir dava daha var. İddia, TTM’nin ‘LGBTİ’yi özendirici davranış’ta bulunduğu, ‘amacının hukuka ve ahlaka aykırı hale geldiği.’ Dolayısıyla derneğin feshedilmesi isteniyor. Bu dava da İstanbul 18’inci Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülecek.
Dava açıldıktan hemen sonra mahkeme faaliyetten alıkoymak için bir tedbir kararı da vermiş. Geçen hafta görülen duruşmada tedbir kararı kaldırılmış. Bu davanın esas hakkındaki duruşması 18 Mayıs’ta yapılacak.
Merkez hakkında başta Milat gazetesi olmak üzere Twitter’da TTMkapatılsın etiketiyle bir kampanya yürütülüyor.