Kaynağımız, Esad’ın İran için, İran’ın ise Rusya için vazgeçilmez olduğunu savundu. Bir ek olarak da Rusya açısından Esad’ın vazgeçilmez olmadığını da vurguladı. Bu iddiaların mutlak bir doğruyu işaret ettiğini şahsen düşünmüyorum. İran açısından vazgeçilmez olan Hizbullah ile bağlantısının kesilmemesidir. Dolayısıyla Tahran’ın çıkarlarının kollanması ve bu hattın açık kalması Tahran’ın asıl vazgeçilmez hedefidir.
Bunun güvencesini aldığı takdirde Esad’dan vazgeçmemesi kendisi açısından fazla lüks bir tutum olur. Ancak Esad’ın gitmesiyle kurulacak yeni rejimle aynı yakınlıkta ilişki kurmayabilir. Daha da önemlisi nükleer program anlaşması sonrasında İran’ın dengelenmesi bir bölgesel ve küresel hedef haline geldiğinden Tahran, Suriye’de daha az etkili olmayı sindirmek zorundadır.
Rusya’nın İran’dan vazgeçmeyeceği tezi iki ülkenin bu krizde aynı tarafta yer aldıkları göz önünde bulundurulduğunda doğru sayılsa bile, bunun mutlak bir gerçekliği yansıttığı en azından sorgulanabilir. Ortadoğu’da Sünni Mısır’ın, ABD’ye güveni de sarsılmışken, Moskova açısından daha güçlü ve stratejik bakımdan daha anlamlı bir müttefik olacağı üzerinde düşünmek gerekir.