Şu enflasyon denen illet, dilimizi de bozdu, Türkçemize de girdi, yığınca çeşitini konuşur olduk. Enflasyon, fiyat artışı hızı… Bunu Rahmetli Turgut Özal’ın ifadesiyle, “hayat pahalılığı” tanımlamasına taşıdık. Enflasyon fiyat artış hızı ise, hayat pahalılığı da fiyatların tırmanıp kaldığı yerin adı olmalıydı.
Ancak burada durmadık, stagflasyon denen illetten bahseder olduk. Efendim, bir ekonomide yavaş büyüme, yüksek işsizlik ve artan fiyatların aynı anda bulunmasına bu adı taktık. Tıpkı üçü bir arada içecek reklamı gibi; durgunluk, zamlar ve işsizlik, ortaklaşa sahne almış oluyordu. Nitekim aldı da…
Fakat bir de ne görelim, ikinci çeyrek büyüme rakamları geldi… Büyümeden geriye sarmaya başlamışız. Yetmezmiş gibi sanayide küçülmüşüz bile… Türkiye, üreterek ve ürettiğini satarak var olabilen bir ülke ve enflasyon içinde küçülme belası gelmiş bizi bulmuş, adı da slumplfasyon olmuş.