Aslında bunun net cevabı yok. Zira reel faiz hesabında 2 parametre var ve her ikisi de belirsizliğini koruyor. Mevduat faizi? Bankasına göre değişiyor. %50 civarında veren var. Daha ne kadar artacağını bilmiyoruz. Merkez Bankası da bilmiyor. Fakat işin daha belirsiz yanı; enflasyon cephesi… Zira reel faizi hesap edebilmek için mevduat faizinden enflasyonu düşmek gerekiyor. Fakat hangi enflasyon? Hükümet ha bire hedef güncelliyor. TÜİK’e kimse inanmıyor. ENAG’ın metodolojisi belirsiz. Bu durumda faize “negatif veya pozitif” diyebilmek mümkün olamıyor.
Peki; hangi şartlarda ve ne zaman pozitif reel faiz oluşabilir?
Hükümetin enflasyonla topyekûn mücadelesi ardından bunu konuşabileceğiz. Zira seçim var ve hükümet; “büyümeden ödün vermeden antienflasyonist politika mümkün” teranesinde… Aslında heterodoksa bulanmış Ortodoks söylem bu… TCMB’nin politika faizini çıkarabileceği nokta, seçim varken fazla yüksek değil. Zaten buna CB izin vermez. Enflasyonun düşmesine de savaş, petrol, müsrif kamu, itibarından tasarruf etmeyenler, popülizm ve seçim ekonomisi izin vermez. Hal böyle olunca pozitif reel faizi ancak 2024’ün sonlarına doğru (o da belki) görebileceğiz. Tabii ki Ortodoks tövbemizi bozmaz ve anayasa referandumu diye yine sandık kurmaz isek…