Dava, çözüm iddiası taşımaktır. Davasından dönen makbul sayılmamıştır. Davayı satan da öyle… Yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişen hem yolundan hem de yoldaşından olur. Dava o yolun adıdır. Davası olmayanın, tasası da yok demektir. Davan ne ise hayat seni ona dönüştürür.
Dava; değer ve inanç manzumesidir aklı ve vicdanı olana… Barışı kendine dava edenin kavga ile işi olmaz. Derdi kavga olanın da huzur ve barış ile…
Peki, Türkiye’nin yarın davası ne olmalıdır? Eğer uygarlık talebimiz yoksa yarın bize iyi davranmayacaktır. Neticede yarın, hiç kimseye vaat edilmemiştir ancak öngörülebilir. Öngörü, yarına dair davalar bütünüdür. Şayet daha iyi bir yarın uğruna dünü geride bırakma gayreti oluşmuşsa, bu tam da bir ulusun uygarlık davası olmuş demektir.
Davası olmak, iddiadır. Cumhuriyetin 100’üncü yılında ekonomiyi ilk 10 ülke arasına taşımak, bir dava idi. İhracatın yıllık 500 milyar $’a çıkarılması; iddialı bir dava idi. Milli gelirin 1 trilyon $’a tırmandırılması bir kalkınma davası idi. Ancak olmadı.