Cebimizdeki hırsız enflasyon; saldırmadık yer bırakmıyor. Son saldırısı; ucuzluk mekânları oldu ve hayat pahalılığında dar gelirlinin soluk aldığı kaleler de düştü. Geçen yıl (2022) liramızın fazladan aldığı sıfırı, her yerde görmeye başladık. Fiyatlardaki küsuratlar kalktı, her fiyatın sonu “0” ile biter oldu. Hafta sonu Mahmutpaşa’daydım. İstanbullular bilir, Beyazıt meydanından Kapalıçarşı’ya, oradan Mercan ve Mahmutpaşa yokuşuyla Eminönü’ne inersiniz. Buralar İstanbul’un; giyecek, yiyecek, çeyiz, küçük ev aletler, nişan düğün eşyalarının çok ucuza satıldığı yerler olarak nakşedilmiştir kafamıza…
Ancak son 3 ayda durum, tamamen değişti. 100 lira, geçen yılın 10 lirası gibi muamele görüyor. Etiketler bol sıfırlı, “tek fiyat” diye pazarlığa da kendini kapatmış tezgâhlar arasında yol alıyorsunuz. Bir ufuktan bakınca, 100, 150, 200, 300 TL etiketleri, çok değil 3 ay önce bu rakamların yarısındaydı.
Vezneciler’deyim. Bir seyyar satıcı, tezgâhıyla yetinmemiş, bir de mekanik tartı aleti koymuş yere. Üzerinde kocaman bir etiket; “3 Lira.” Oysa geçen ay geldiğimde “1 Lira” yazıyordu.