• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Samimiyetsizlik belgesi

08/10/2023 14:45

MUSTAFA ALP DAĞISTANLI

mustdagistanli@gmail.com

Yazıda samimiyet çetrefil bir konu, birçok boyutu var; samimiyetsizliği göstermek ve analiz etmek daha kolay. Nelerdir bir metni samimiyetsiz/sahte kılan, sıralayabiliriz:

Klişeler (ve beylik, basmakalıp laflar) aşırı kullanımla anlamsızlaşmış, içi boşalmış kelimeler, deyişlerdir. Klişeleri kullanmak kolaydır; gerçek bir insanın kendi düşüncelerini, kendi ifade biçimini arama zorluğundan caydırır yazarı. Bunlarda gerçek bir insanın sahici sesi yoktur, ortamalıdır klişeler. Sahici bir duygunun, düşüncenin yerine kullanılırlar, bu yüzden okurla sahte bir ilişki kurar, gerçek bir ilişki kurmayı imkansızlaştırırlar.


Plastik kelimeler, klişeleri de kapsar ama yeni kelimeler, deyişleri de içerir. Bunlar bilimsellik havası, felsefe kisvesi, tarafsızlık görüntüsü yaratır ama hiçbiri sahici değildir, sahte bir güven duygusu telkin ederler.

Tumturaklı cümleler sadece sadelikten değil, sahicilikten ve samimiyetten de uzaklaştırır metni. Fikirsizliği, duygusuzluğu, anlam eksikliğini saklama işlevi görür.

Süslü kelimelerin işlevi de aynıdır; bir fikri ifade etmek için kelime seçmek yerine, fiyakalı diye seçilen kelime için cümle kurulur. Tumturaklı cümleler ve süslü kelimeler caka satmak içindir.

Birkaç gün önce bu saydıklarımın hepsini bol bol barındıran kısa bir metinle karşılaştım, ömrüm boyunca okuduğum en kötü metinlerden biriyle, belki de en berbatıyla. Siz de okuyun:

“Müfredatı olmayan müfredat”

Birbirinden değerli akademisyenlerin, konusunda uzman isimlerin katılacağı konuşmalara ev sahipliği yapacak olmanın gururunu yaşıyor ve damıtılacak niteliğin paylaştıkça arttığını bilerek meraklı herkesi aramızda görmek istiyoruz. Bakışımız o ki akademinin üretimi mekan ve unvanla sınırlı kalamaz.

Bu bağlamda Aristoteles’in Metafizik eserindeki giriş cümlesi: “Bütün insanlar doğal olarak bilmek isterler” tespitinin derinliğini her günkünden yoğun hissediyoruz. Nitekim Urladam’ın kuruluş düşüncesindeki başat amaç ve heyecanlar arasında burasının bir “okul/ekol” olması daim motivasyonumuzdur. Halihazırda yaptığımız atelyeler de bizlere umut ve değer katmaktadır.

Seçilecek temalara istinaden hocalarımızın her hafta gerçekleştireceği işbu konuşmalar salt akademik bir literatüre bağlı olmayacaktır. Tüm merak edenlerle, daha insan olmak isteyenlerle, entelektüel derinliğin peşindekilerle, bakış açısı genişledikçe yaşam kalitesinin arttığını bilenlerle aynı damın altında buluşmak niyetindeyiz. Amaçlarımızdan biri de söz konusu konuşmalar sayesinde burada bir düşün kaynağı yaratmaktır. Hocalarla, talebelerle, talip olma arzusu taşıyan herkesle düşün kavşağımız Urladam’da bir araya gelelim. Böylece ilgili dağarcıkların genişlemesine akademik, sosyal, sanatsal katkılar sunabiliriz.”

Bu yazıdaki samimiyetsizlik göstergelerinin dökümünü yapalım.

Klişeler ve beylik laflar:

ev sahipliği yapmak

paylaştıkça artmak

aramızda görmek istemek

derinliği hissetmek

değer katmak

Plastik kelimeler:

müfredat

konusunda uzman isimler

gerçekleştirmek

yaşam kalitesi

tesbitin derinliği

Süslü kelimeler/deyişler:

damıtılacak nitelik

daim

düşün kavşağı

talip olma arzusu

dağarcık genişlemesi

Bu metindeki on cümlenin tamamı tumturaklı, hepsinde sanat yapılmış, bazılarına kuş da kondurulmuş, “Bakışımız o ki…” gibi.

İkinci paragrafın ilk cümlesinde ikinoktaüstüste’nin ne işi var? Noktalama işaretlerini de bu kadar bilmiyor olamazlar, süsün bir parçası galiba o da.

“Tespitinin derinliğini her günkünden yoğun hissediyoruz” ne demek, tam olarak hangi günden bahsediyorlar, metnin yazıldığı günden mi (biz o günün hangisi olduğunu bilmiyoruz), bizim okuduğumuz günden mi? “Bugün” diye nitelediğimiz yaşadığımız zamanlardan bahsediyorlar belki, ama o zaman “bugün her zamankinden yoğun hissediyoruz” demeleri gerekirdi.

“Başat amaç”ı, peki anladık diyelim de “başat heyecanlar”ı anlayamıyorum, şimdilik anlamış gibi yapayım, ama “daim motivasyonumuzdur” da denmez ki, “daimi” ya da “daima” olabilir. Fakat bu cümlenin tamamı saçma, yanlış zaten; şunu demiş oluyor: “başat amaç … motivasyonumuzdur.”

“Seçilecek temalara istinaden” konuşacakmış hocalar, “istinaden”e iştahlanmış demek yazıcı, tam sırası sanmış, gediğine yerleştirmek istemiş, ama yanlış. İstinat, dayanmak demek, istinaden de dayanarak, güvenerek… Yani hocalar seçilecek temalara değil, seçilecek temalarda/konularda kendi bilgilerine, donanımlarına dayanarak konuşacaklar.

Bu mesnetsiz istinat cümlesi sonra birden noter üslubuna dönüyor: “işbu konuşmalar…”

Sonraki cümle bir harika da “daha insan olmak isteyenler” nasıl bir sınıftır acaba? Ben mesela daha fazlasını kaldıramayacağım insan olmanın, demek ki Urladam’da yerim yok. Ben, üstelik, biraz hayvan olmak istiyorum, balinayla balina, salyangozla salyangoz, albatrosla albatros… Bu meselelerin üretim ilişkileriyle, toplumsal ilişkilerin düzeniyle hiç ilgisi yok demek, birkaç konuşma dinleyeceğiz de “daha insan” olacağız ha. Vay canına! Hem nedir “daha insan olmak”?

Yazının başlığı da bir kelime oyunu: “Müfredatı olmayan müfredat” Kendileri bir şey sanıyor olmalı bu oyunu, bizim de sanmamızı bekliyorlar. Ama hayır; saçma, anlamsız olduğunu biliyoruz.

Bu metindeki on cümlenin, kelimelerin hiçbiri hiçbir şey demiyor, dediği hiçbir şeyleri de en şatafatlı biçimde demeye çalışıyor -bazan Türkçeyi katlederek. Bu da Donald Hall’ın Writing Well‘de belirttiği gibi, yazıda samimiyetsizliğin özelliklerinden biridir.

Gelelim Hall’un asıl samimiyetsizlik ölçütüne: Görünüşte söylenenle gerçekte belirtilen arasındaki mesafe söylemi yıkar, insanlar arasında sahici iletişim kurulmasını önler. Kurduğunuz cümle asıl anlamı, niyetinizi açıkça söylemelidir, buna cesaretiniz yoksa yazdığınız şey samimi değildir.

Yukarıda verdiğim metinde bu mesafe muazzam. O tumturaklı laflar örtmeye çalışsa da bütün metnin aslında söylediği şu: “Müşterimiz olun.” Neye müşteri olacağımız bile belli değil; birileri birtakım konuşmalar yapacakmış, onu öğrendik sadece.

Damıtılacak niteliğin paylaştıkça artması, herkesi aralarında görmek istemeleri,  konuşmaların salt akademik bir literatüre bağlı olmayacağı (dert etmeyin, siz bile anlarsınız, demek istiyorlar), aynı damın altında buluşmak istemeleri, Urladam’da buluşmak istemeleri, dağarcık genişlemesine katkı, hepsi hepsi “N’olur müşterimiz olun” diye bağırıyor, ama bunu “açıkça, mertçe, Türkçe” söylemiyor.

Alakasız bir yerde rastladığım bu metni asıl kaynağı Instagram’da bulmasını rica ettiğim arkadaşım Akif, yazı çizi işleriyle ilgili değildir, ama gündemi iyi takip eden uyanık biridir. Metni bulunca, “Abi, keriz silkeliyor bunlar” demişti. Bu yargıya nereden vardığını sordum. Şöyle cevap verdi:

“Daha tamamını okumadım, ama mesela ‘damıtılacak niteliğin paylaştıkça arttığını’ demesi tam keriz silkeleme lafıdır.”

Samimiyetsizliklerini kimse anlamaz sanıyorlar belki, ama işte anlıyor herkes, yine de samimiyetsizliğin müşterileri olduğunu da biliyoruz, onlar da biliyor. Samimiyetsizliğe müşteri bulunamadığında kurtuluş penceresi açılmış olacak zaten.

Belki iyi bir şey yapmak istiyorlardır, bilmiyorum, fakat bu dille iyi bir şey yapılamaz. “Daha insan” deyip aslında daha iyi müşteri olmaya çağıran bu metinde sahici bir insan sesi yok.

Kategori:Agora, Vitrin-mobil

Tüm yazılar: Mustafa Alp Dağıstanlı

SON HABERLER

Antalyaspor'da Emre Belözoğlu dönemi kapandı

Trendyol Süper Lig ekiplerinden Antalyaspor, teknik direktörü Emre Belözoğlu’yla yolların ayrıldığını duyurdu.

Batı Karadeniz için fırtına uyarısı

Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Batı Karadeniz için fırtına uyarısında bulundu.

Trump, Chicago belediye başkanı hapse atılsın istiyor

ABD Başkanı Donald Trump, Chicago’ya ‘güvenlik’ gerekçesiyle gönderilen Ulusal Muhafızlara karşı çıkan Chicago Belediye Başkanı Brandon Johnson ve Illinois Valisi JB Pritzker’in ‘hapse atılması’ gerektiğini söyledi.

19 ünlü isim uyuşturucu soruşturmasından serbest

İstanbul Başsavcılığı’nın haklarında uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanmaktan soruşturma başlattığı 19 ünlü ismin tamamı serbest bırakıldı.

Meclis, Sumud Filosu'na müdahaleyi kınadı

Meclis Genel Kurulu’nda, İsrail’in Küresel Sumud Filosu’na müdahalesini kınayan tezkere oybirliğiyle kabul edildi.

İsrail'in 11 Eylül'ü
İsrail, Gazze sınırındaki 24 yerleşim yerini tahliye etti

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 899 gündür hapiste

YAZARLAR

Sınıf arkadaşım Furkan Karabay için

Ece Deniz

Bir illüzyon: Çalışırsan başarırsın

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

'İnsan Avı: Usame Bin Ladin': Belgesel mi istihbarat operası mı?

Ayhan Tinin

Edebiyat Müzesi… Şiir Kütüphanesi… Nâzım'ın bavulu küçük İskender'de mi?

C. Hakkı Zariç

Türkiye'nin yeni dili

Mustafa Alp Dağıstanlı

Sürtünmesiz dünya

Göksun Yazıcı

'Av'ını kaybetse de muhabbeti bâki tutanların mekânı 

Behzat Şahin

GÜNÜN 11’İ

Sefer Levent: 'Oğluna Boğaz'da düğün yapan firma sahibi iki ay sonra konkordato ilan etti'

Özge Güneş: TOKİ'nin yeni Kiralık Konut Projesi

Çiğdem Toker: Özel Bahçeli'ye ilk kez bu kadar açıktan bir üslupla sert çıktı

Elif Çakır: Suikast, Serdar Öktem için de devlet için de sürpriz, beklenmedik bir durum değilmiş

Fatmagül Berktay: Türkiye'de artık mahkumun eylemiyle cezası arasında kavramsal bağ kalmamış durumda

Kansu Yıldırım: Bir F-35 savaş uçağı 410 kilogramın üzerinde nadir toprak elementi içerir

Nuray Babacan: TBMM kararıyla da olsa seçimin öne seçilmesi engellenecek mi?

Yılmaz Özdil: Büyükşehirlerde kullanmak üzere köylerden bile 14 yaşında 15 yaşında tetikçi/torbacı topluyorlar

Fatih Yaşlı: CHP'nin tasfiyesi ya da zayıflatılması MHP'nin tarihsel hedefi

Atılım Murat: Altın fiyatındaki sert yükseliş hareketlerinde, madencilik hisseleri genelde geride kalır

Ataol Behramoğlu: Grup Yorum 2025 yılında kırk yaşına basmış oluyor…

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

 
×