MESUDE ERŞAN
@mesudersan
mesudeersan@diken.com.tr
Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB), Teknofest 2024 kapsamında düzenlenen ‘Sağlıkta Yapay Zekâ Yarışması’na rekor başvuru yapıldığını açıkladı. Başvuru sayısı son üç yılda 10 kat artarak, 5 bin 393 takıma ulaştı.

Diken’in sorularını yanıtlayan Sağlıkta İşbirliği Platformu’nun kurucusu Prof. Dr. Melih Bulut, rekor başvuruyla ilgili, “Bir de veriler paylaşılsa, karar verici yöneticiler ve hekimler yapay zekacıları gönülden desteklese, yatırımcılar ilgi gösterse kim bilir neler olacak?” dedi.
15 Turcorn adayından ikisi sağlıkla ilgili
Yapay zeka yaşamın çok farklı alanlarına girdi, giriyor. Heyecan verici gelişmeler sağlık hizmetlerinde de gözlenyor. Türkiye’de giderek daha fazla sayıda araştırmacı, yeni projeler geliştiriyor.
Ülkenin tek havacılık, uzay ve teknoloji festivali Teknofest’e yapılan başvurular da alana giderek artan ilgiyi işaret ediyor. 2021’de sağlıkta yapay zekayla ilgili yarışmaya 555 başvuru yapılmış, bir sonraki yıl başvuru sayısı 1198’i bulmuş. Bu yıl başvurularda ciddi sıçrama dikkat çekti.
Ülkeler yapay zeka üzerinde önemle duruyor. Örneğin ABD 2013 ile 2019 arasında yaklaşık 3 bin 600 yapay zeka start-up’ına toplam 66 milyar dolar finansman sağladı. Türkiye’de Sağlık Bakanlığı, 2024-2028 Stratejik Planına yapay zekayı da aldı. Plana göre tanı ve tedavi hizmetlerinin yanısıra doğrudan vatandaşa yönelik yapay zeka destekli sağlık uygulamaları hayata geçirilecek. 2030’da Türkiye’de dijital sağlık iş hacminin 11 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın 3 Mart’ta açıkladığı Turcorn 100 Programı’na seçilen 15 Turcorn (Türk unicorn) adayından ikisi sağlık alanında çalışıyor. Kronik hastalık yönetimine odaklanan Albert Sağlık Hizmetleri ile kanser tedavisi üzerine çalışan RS Araştırma Geliştirme (RS Research). Söz konusu 15 turcorn adayına 50 milyon lira finansman desteği verilecek.
Sağlıkta İşbirliği Platformu’nun kurucusu Prof. Dr. Melih Bulut, Teknofest’e rekor başvuruyla ilgili, “Bir de veriler paylaşılsa, karar verici yöneticiler ve hekimler yapay zekacıları gönülden desteklese, yatırımcılar ilgi gösterse kim bilir neler olacak?” dedi.

İnsanlığın üç kilometre taşı: Ateş, tekerlek, yapay zeka
Diken’in sorularını yanıtlayan Bulut, yapay zekanın insanlığın en büyük buluşlarından biri olduğunu söyledi: “İnsanın bilim yolculuğundaki en kritik kilometre taşlarından. Bence ateş ve tekerleğin arkasından yapay zeka geliyor. Büyük bir hızla gelişiyor, adeta bir tsunami etkisiyle yaşam bilimlerini, tıp ve sağlık uygulamalarını dönüştürme potansiyeli taşıyor. Çünkü kendisi teknoloji üretiyor. Daha önce teknoloji üretebilen, bir teknoloji olmadı.”
Sağlık hizmeti, eğitimi ve araştırmada rolü var
Yapay zeka, insanın düşünme ve karar verme yeteneğini bilgisayar aracılığıyla taklit ediyor. Tıp dışında, kontrol ve sistem tanımlama, görüntü ve ses tanıma, tahmin ve kestirim, arıza analizi, haberleşme, trafik, üretim yönetimlerinde kullanılıyor. Yapay zekanın sağlığın üç temel alanı olan hizmet, eğitim ve araştırmada rolü var.
Tıp alanındaki yapay zeka uygulamaları için çok fazla sayıda veri giriliyor ve işleniyor. Yapay zeka sayesinde verilere her yerden ulaşmak mümkün. Bu bir anlamda bilgilerin eşitlenmesini sağlıyor. Aynı hizmetin, farklı yerlerde verilebilmesi anlamına da geliyor. Ayrıca sağlık profesyonellerinin kafa karışıklığı ya da tereddüt yaşamasını engelliyor. Halen kişiselleştirilmiş tıp, tıbbi görüntüleme, rutin bazı işler, tedavi planlama, ilaç takibi ve keşfi, sağlık takibi, sağlık hizmetleri sisteminin takibi gibi alanlarda kullanılıyor.
Yapay zekayı kullanan sağlıkçı fark yaratacak
Yapay zekadan daha etkin yararlanabilen sağlıkçıların fark oluşturacağını düşünen Bulut şunları söyledi: “Aslında dünya nüfusunun yarısı bırakın uzmanı, temel sağlık hizmetlerine dahi ulaşamıyor. Yapay zeka burada da çok yararlı olabilecek. Az sayıda uzmanın vaktini en iyi şekilde değerlendirilmesini sağlayabilecek. İlaveten yoksun bölgelerde özellikle halk sağlığına dönük uygulamalarda, tarama programlarında yapay zekanın başarıyla kullanıldığını ve büyük faydalar sağladığını sevinçle izliyoruz.”
Bulut, yapay zekanın sağlıkta eşitsizlikleri gidermede de işe yarayabileceğini ekledi: “Bunun için ayrıca gayret göstermeliyiz. Bilim devriminin en belirgin özelliklerinden olan paylaşımcı yaklaşım bunu gerektirir. Bu yeni teknolojinin nimetlerinden dezavantajlı grupların yararlanmasını da sağlamalıyız.”
Sağlıkçının yapay zekayı, yapay zekanın sağlıkçıyı kontrolü şart!
Sağlıkta yapay zekanın karar destek sistemi olarak çok işe yaradığını, yakın gelecekte daha da yarayacağını belirten Bulut, şu konuya dikkat çekti: “Ancak burada hem sağlıkçının yapay zekayı hem de yapay zekanın sağlıkçıyı kontrol etmesi şart. İnsan sağlığı söz konusu olunca riskler tolere edilemez. İki tarafın da yapabileceği, öngörülebilir ya da öngörülemez hataları en aza indirmek için çift yönlü kontrol mekanizmasını oluşturma ve kullanıcıları buna alıştırma önemli.”
Bulut yapay zekanın görüntü ve görünüm işlemede başarılı olduğunu belirterek, “Yapay zeka, çok sayıda vaka verisiyle eğitiliyor. Bu mamografi görüntüsü de olabilir, akciğer görüntüsü de. O kadar gelişti ki, hekimlerden daha doğru teşhis koyuyor. Burada çok önemli bir şey var. O da hekimle ya da hemşireyle yapay zeka birlikte karar verdiğinde çok daha sağlam oluyor her şey. Doğruluk oranı yüzde 99’lara çıkıyor.”
Rakip değil, yanında
Peki yapay zekanın sağlık hizmetlerindeki yeri nerede? Bulut bu soruyu şöyle yanıtladı: “Sağlıkçının yanında. Mükemmel bir asistan olarak düşünün. Hiçbir zaman bir sağlıkçının yerini alamaz. Bir örnek vereyim; Türk arkadaşların ürettiği bir yapay zeka inmenin kanamadan mı, pıhtılaşmadan mı kaynaklandığını söylüyor. Yedi gün, 24 saat, hasta sayısı kısıtlaması olmaksızın ikisini ayırt ederek bilgi veriyor. Yer ve zaman konusunu ortadan kaldırıyor. Ucuz, kolay ulaşılabilir. Kardiyolojide, nörolojide, oftalmolojide, kanserde, psikiyatride, fizyoterapide kullanıma girmiş, girecek çok sayıda yapay zeka örnekleri var.”
Bulut’a yapay zekanın gerçekten gerekli olup olmadığını sorduk. Bulut’a göre başka çaresi yok: “En ideali iyi hekimlik. Ama buna zaman yetmiyor. Sağlık Bakanlığı 5 dakikada bir, günde 100-120 hasta görmeye (hekimi) zorlar mı? Baskı var, çare yok! Dünya ve Türkiye pandeminin de tetiklediği muazzam bir sağlık krizi içinde. İnsanlar sağlık hizmetlerine ulaşamıyor. Sağlık sistemlerinde yüzde 20-30 oranında verimsizlik var. Düzelmiyor da… Yeni bakış açıları üretmek zorundayız.”
Medikal enflasyonu düşürmeye yardımcı olabilir
Medikal enflasyon (hekim ücretleriyle ilaç, tıbbi malzeme fiyatlarındaki artışlar sonucu tanı, teşhis ve tedavi maliyetlerindeki yükselişler) istisnasız bütün ülkelerin sorunu. Sağlık giderleri kişilerin ve ülkelerin gelir artış hızından çok daha hızlı artıyor. Bunun büyük bir süratle sürdürülemez boyuta yaklaştığını belirten Bulut, şunları anlattı: “Medikal enflasyon çok yüksek. Biz de daha da kötü hale geleceğiz. Yapay zekanın hem hizmet hem eğitim hem de araştırma alanlarında etkinliği, verimliliği artıracak biçimde devreye girmesi medikal enflasyonla mücadelede de mesafe almamızı sağlayacak. Örneğin derin öğrenme, verileri inceleyerek insanların kolayca gözden kaçırabileceği hipertansif inme, septik şok gibi tabloları algoritmaları kullanarak çok önceden belirleyebiliyor. Bu tip erken uyarı sistemleri sağlık giderlerini azaltabilir. Her durumda yapay zekanın sağlık hizmetlerinde maliyeti artırıcı bir unsur olmasını da önlemeliyiz.”
En geniş kullanım potansiyeli halk sağlığı
Dijital sağlık teknolojilerinin bir parçası yapay zeka olsa bundan ibaret değil. Bilgi, bilişim, internet, iletişim teknolojileri de dahil. Teletıp, giyilebilir teknolojiler, robotik, biyoteknoloji, gen tedavileri, kişiselleşmiş tedavileri vs. de kapsıyor. Bulut tüm bu olanaklar kullanılsa bile hedefin değişmemesi gerektiğini vurguluyor: “Sağlığı koruma ve geliştirme hedeflenmezse yine hüsran olur. Tedavi edici hizmet yani hastalık ve doktor odaklı bir sağlık sistemi artık sürdürülebilir değil. Yapay zekanın en geniş kullanım alanı halk sağlığı. Mesela salgınların önlenmesi, kontrolüyle ilgili çok sayıda çalışma var. Bütünsel sağlık yaklaşımında da yeri var. Yapay zeka öngörü sağlıyor. Örneğin hipertansiyonlu hasta inme geçirecek mi? EKG’yi bizden daha iyi okuyor. Hasta kalp yetmezliğine gidecek mi?”
Sıradan insanlar bile ‘Hazerfen’ olacak
Bulut ayrıca yapay zekanın belki de en dramatik yararının bilimsel araştırmalar konusunda olduğunu söyledi. Örneğin ilaç araştırma ve geliştirmede kullanımı çok arttı. Bulut, “Muhakkak ki yapay zeka sayesinde insanlığın Hezarfenler (bin bilimci) çıkarması kolaylaşacak ve sıklaşacak. Matematik, fizik, kimya, biyoloji, felsefe, tıp gibi birçok bilim dalında üstün başarı gösteren, Hezarfen Ahmet Çelebi, Leonardo da Vinci, Spinoza gibi kişiliklerin insanlığa yararlı hizmetler yapması için milyarda bir genetik mutasyonları beklemek zorunda kalmayacağız. Sıradan insanlar bile yapay zeka sayesinde kolayca bir çok alanda uzman bin bilimci haline gelebilecek. Bu da bilim devrimini hızlandıran bir başka faktör olacak.”
Karar destek sistemi
Dünya ve Türkiye yaşlanıyor. Yaşlanan nüfusta kanser, demans, diyabet, sık rastlanan sağlık problemleri. Üstelik eskiye oranla çok karmaşık hale geldi. Hasta ile doğrudan muhatap olan hekimler, hemşireler, teknisyenler ve aslında tüm sağlıkçılar bu tip hasta hangi aşamada karşılarına gelirse gelsin hastaya ve duruma adapte olabilmek için çok fazla zaman ve yoğun emek harcamak zorunda kalıyorlar. Çoğu kez zamanları ve enerjilerinin yetişmediğini belirten Bulut şunları söyledi: “İstemeden de olsa bu durum bir sürü gereksiz tetkike ve yanlış uygulamalara yol açabiliyor. Dünyanın her yerinde bu bir sıkıntı. Çünkü her çeşit uzman kısıtlı ve hasta çok fazla. İşte yapay zeka bu durumlarda bir karar destek sistemi olarak çok işe yarayacak. Örneğin patolojideki tanı koyabilme başarısı destek sisteminin ötesinde heyecan yaratıyor.”
Bulut üniversitelerin dijital sağlık enstitüsü kurması gerektiğini söyledi. Tek tük kurulan yapay zeka enstitüleri ve mühendisliklerinin yetmediğini belirten Bulut, en azından araştırma üniversitelerinin bir an önce dijital sağlık enstitüleri açmalarını tavsiye etti.
Prof. Dr. Melih Bulut Kimdir?
Bulut 1954 doğumlu. Ankara Fen Lisesi, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu. Aynı fakültede çocuk cerrahisi ihtisası yaptı ve doçent oldu. 1987’de İstanbul Şişli Etfal Hastanesinde Çocuk Cerrahisi Kliniğini kurdu. 1997’den itibaren International Hospital, Anadolu Sağlık Merkezi, Yeditepe Üniversitesi Hastanelerinde başhekimlik yaptı. 2005’te profesörlüğünü aldı. Başkent Üniversitesi Marmara Bölgesi Genel Koordinatörlüğü ve Medicana International İstanbul Hastanesi Genel Direktörlüğü görevlerinde bulundu.
Hastane Dergisinden Yılın En İyi Hastane Yöneticisi Ödülünü, Hospital Manager Dergisinden de Yaşam Boyu Başarı Ödülünü aldı.
Sağlık ve Sigorta Yöneticileri Derneği’nin bir süre başkanlığını yürüten Dr. Bulut sağlıkta inovasyon, yapay zeka, nadir hastalıklar ve yaşlılık konularında gönüllü çalışmalar yapıyor. Sağlıkta İşbirliği Platformu’nun kurucusu, Hedef Nobel İnisiyatifinin ve Sağlıkta Yapay Zeka Grubunun da üyesi.