Lice olaylarının hemen ardından KCK, dün de PKK adına yapılan açıklamalarda AKP hükümetine yönelik çok sert suçlamalar var. Ancak örgüt adına veya sözcüleri tarafından son sürecin değişik aşamalarında, değişik nedenlerle benzer çıkışlar yaşandığını gördük ama ateşkes sürdü. Bu değerlendirme makul değil çünkü PKK eğer ateşkesi bozmak istese Lice olayına ihtiyaç duymadan da bunu yapabilecek bir örgüt. Ama daha önemlisi PKK’nın ateşkesi bozarak elde edeceği çok şey yok. Zira tekrar çatışma günlerine dönülürse yeni bir sürecin başlaması pek mümkün olmaz. PKK bu savaşı kaybetmese bile kazanması da mümkün değil. Halbuki çözüm süreci herkesin birlikte kazanmasını hedefliyor.
Kürt Siyasi Hareketi içinde Öcalan’ın liderliği tartışma konusu bile değildir. Ama bu onun PKK’ya her istediğini yaptırabildiği anlamına da gelmiyor. Örgüt içinde Cemil Bayık, Duran Kalkan, Murat Karayılan gibi isimlerin herbirinin bir özgül ağırlığı söz konusu ve Öcalan’ın da liderliğine halel getirmeden bunu gözettiğini görüyoruz. Diyelim ki PKK’nın önde gelen şu ya da bu ismi, birtakım dış güçlerin de teşvikiyle Öcalan’ı zor durumda bırakmaya kalktı ve bunda başarılı oldu. Böyle bir durumda PKK içi dengeler yok olur ve örgüt muhtemelen parçalanır; buna yol açan kişiye de hayrı olmaz. Dolayısıyla her sorunun ardından İmralı ile Kandil arasında kriz çıkartmaya kalmak yerine bu iki odak arasındaki ilişkileri anlamaya çalışmak daha isabetli olacaktır.