Öcalan’ın 15 yıllık İmralı ikametinin en çok merak edilen sorusu şu: Devlet mi Öcalan’ı, Öcalan mı devleti kullandı, kullanıyor?
Soru böyle sorulunca ister istemez iki ana cevap karşımıza çıkıyor: 1) Devlet Öcalan’ı kullanıyor; 2) Öcalan devleti kullanıyor.
Kürt hareketinin bugün tarihinin en güçlü noktasında olması devletin Öcalan’ı kullanmış olduğu önermesini boşa çıkarıyor; tabii bunu da bir devlet projesi olarak görenlere diyecek bir söz olamaz.
Öte yandan çözüm sürecinin çok ama çok ağır yürüyor olması, kendi koşullarının iyileştirilmesi konusundaki çağrılarının genellikle cevapsız kalması da Öcalan’ın devlete her istediğini yaptırdığı yolundaki iddialarını geçersiz kılıyor.
Devlet ile Öcalan ilişkisinin inişli-çıkışlı bir grafik izlediğini, kimsenin kimseyi kullanmadığını, daha doğrusu böyle bir niyeti olsa bile kullanamadığını düşünüyorum.
Özellikle son çözüm süreciyle birlikte BDP/HDP’li milletvekillerinin İmralı ile görüşebiliyor olmaları, hatta Öcalan ile Kandil arasında köprü oluşturmaları spekülasyonları bir ölçüde hafifletti. (Devletin sık sık bu görüşmeleri kesintiye uğratması her şeyin istediği gibi gitmediğinin göstergesi.)
Eğer beklendiği gibi Öcalan medya mensuplarıyla bir araya gelirse durum daha da şeffaflaşır ve “o, diğerini kullanıyor…” veya “Aralarında anlaştılar, bizi mahvedecekler” türü vehimler de bitmese bile daha da azalacaktır.