• ROTA
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11’i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • VPN HABER
  • ENGLISH

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SANAT
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Rozerin’in annesi Erdoğan’a seslendi: Kızımın suçu neydi?

19/02/2016 21:05


 

mehves evin kelle sbMEHVEŞ EVİN

[email protected]

Annelerin gözyaşı üzerinden siyaset yapmak kolay… Ancak evladını kaybetmiş bir annenin gözlerinin ta içine bakıp acısını paylaşmak çok, ama çok zor.


Hele bu anne, çocuğunun cenazesini bile defnedemediyse… Öldürülmüş çocuğunun hala bir yerlerde, sokakta bekletildiğini düşünerek kahroluyorsa… Onu son bir kez öpmek, dualarla defnetmek için yalvarmak zorunda kalıyorsa.

İşte o zaman bırakın üzülmeyi, insanlığa dair en temel inancınızı da yitiriyorsunuz. “Neden” bile diyemeyecek hale geliyorsunuz. Teselli edemiyorsunuz.

Tek yapabildiğiniz, onları dinlemek, ellerini tutmak, sessizce sarılmak…

Rozerin (16), Ramazan (15), Cihat’ın (13) annelerini ziyaret ettiğimde benim de yapabildiğim bu oldu.

fahriye cukur ve anneler3Diyarbakır Sümerpark’ta dokuz aile, 19 Şubat itibariyle ‘bir ay dört gündür’ nöbette. Yaşları 13 ile 28 arasında değişen gençlerin, çocukların fotoğraflarının altında şu yazı göze çarpıyor:

“Yaşamlarına saygı duymadınız, naaşlarına saygı duyun! Çocuklarımızın cenazelerini bize verin!”

Ne kadar acı…

fahriye cukur ve anneler1
‘Türkiye bizi duysun, TV’ler neden bizi vermiyor?’

Kiminiz bu satırları okurken, yaygın medyanın ve iktidarın söyleminin etkisiyle “Ama onlar terörist…” diyebilir.

Benim anlayışıma göre bir kişi ister ‘terörist’ olsun, ister ‘en büyük düşman’ım, öldürmek, öldürdükten sonra da cenazesini ailesine teslim etmemek, sokakta çürümeye bırakmak, insanlığın geldiği son noktadır.

Konuştuğum aileler, çocuklarını abluka altındaki Sur’da kaybeden, ölümlerini televizyondan öğrenen, yoksul insanlar…  “Türkiye bizi duysun. Neden televizyonlar bizi vermiyor?” diye kıvranırken görevim, onların ne yaşadıklarını aktarmak.

Buyursun başkaları savaş ve nefret dilini kullanarak herkesi birbirine düşman etmeye devam etsin… Kolaysa nefret dolu sözlerini, o annelerin yüzüne bakarak söylesinler.

Terörist midir, sivil midir, çocuk mudur, gerilla mıdır… Ne derseniz deyin, önce bir annenin kendi çocuğunu nasıl anlattığını bir dinleyin.

16 yaşında üzerinde okul formasıyla vuruldu

fahriye cukur ve anneler2

Rozerin Çukur, 16 yaşında bir lise öğrencisiydi. Annesi Fahriye Çukur’un deyimiyle, ‘silahı rüyasında görse korkacak’ bir çocuktu.

Annesiyle konuştuğumda, öleli 41 gün olmuştu. Bugün, 43 gün oldu: “Sur’un içindedir, bize vermiyorlar cenazesini… Her makama başvurduk, imkansızdır. Her tür kapıyı kapıyı çaldık bizi geri çevirdiler.”

Çukur ailesi, Sur’un abluka altındaki mahallesine 100 metre uzaklıkta oturuyormuş. Bilmeyenler için hatırlatalım: Yasaklardan önce 80 bin nüfusu olan Sur’da, 53 mahalle var. Her bir mahalle 35 sokak, her sokakta ortalama 50 hane yaşıyor(du)… Halen altı mahallede sokağa çıkma yasağı uygulansa da geçen üç ayda pek çok mahalleye yasak bir geldi, bir kaldırıldı. Bazı aileler, kalmak için direndi. Bazıları kaçamadan yasağa yakalandı.

Rozerin, Suriçi’nde yasağın kalktığı gün arkadaşlarını ziyaret etmek için o mahalleye girdi. O sırada tekrar yasak ilan edildi.

Annesinin ifadesiyle, “Llise formasıyla, telefonuyla, kalem defteriyle gitti.” Gidiş, o gidiş. Günlerce ulaşamadılar kızlarına. Karda, yağmurda yasaklı bölgeyi ayıran tellerin önünde beklediler, güvenlik kuvvetlerine yalvarıp yakardılar..

Kötü haber çok sonra geldi: Rozerin, güvenlik kuvvetlerinin kurşunuyla yaşamını yitirmişti.

‘Rozerin’in işi gücü okumaktı’

Rozerin iyi bir öğrenciydi. Hayali, psikolog olmaktı. Eğlenmeyi, şakalaşmayı, oyun oynamayı çok seviyordu.

Annesi şöyle anlatıyor kızını: “Ben dizi seyrettiğim için ‘Ana seni dizilerden kurtaramadık’ diyordu. Son zamanlarda bir tek ‘Güneşin Kızları’nı seyrediyordu. Okumaya deli oluyordu. 15 günde bir kitabı okuyor sonra kütüphaneye geri verip yenisini alıyordu. İşi gücü okumaktı. Şiir yazmayı, resim çizmeyi çok severdi. Resim çekmeyi çok severdi. Cıvıl çıkıldı Rozerin. Bizim için güneşti. Ona baktığımda hem geçmişimi, hem geleceğimi görüyordum. Yolu parlaktı, öğretmenleri öyle diyordu. ‘Oku kendi hayatını kurtar’ dedim. Onu mutfağa sokmadım, yemek öğretmedim, yeter ki okusun istedim.”

‘Ben olsam Erdoğan’a bu acıyı yaşatmazdım’

‘Başbakan ya da Cumhurbaşkan’la konuşsa, ne derdi’ diye sorulunca Fahriye Hanım duraklamadan şu yanıtı veriyor: “Benim kızımın ne suçu vardı? Benim ne suçum vardı bana bu acıyı bana yaşattın? Ben sana ne yaptım? Ben olsaydım, bu acıyı sana yaşatmazdım! Çünkü benim içimde vicdan var, merhamet var. Demiyorum ki bu acıyı sen de gör. Ben diyorum Yarabbi, merhametsiz kişiye merhamet bağışla!”

Kızının ölümünden, bugün gelinen noktadan hendekleri kazanan gençleri sorumlu tutuyor mu peki?

Fahriye Hanım, hendek kazanları değil devleti sorumlu tutuyor: “De ki hendek kazmışlar. Erdoğan gelip ‘Çocuğum sen niye kazdın’ diye sorsaydı. Hendeği kendini korumak için kazdı. Daha yasaklar başlamadan, hendekler kazılmadan neler yaşadık. Kimse sormuyor. Keskin nişancılar dükkanları yasaktan önce taradı. Çocuğumu okuldan almaya giderken silahla çevirdi beni, eve koydu polis. ‘Aptal karılar ne bakıyorsunuz girin içeri’ diyorlardı. E sen tüfeğinle gelmişsin mahalleme? Ne istiyorsun? Bu çocuklar rüyalarında bile silah görmedi. Rozerin top, silah atışından korkup gece kucağıma atlıyordu. Bir sebze doğrayacak bıçak almıştır eline.”

‘Bugün bize olan yarın başkasına olacak’

Fahriye Çukur, yasaklar başlamadan önce yolda bir gün polisin 10-11 yaşlarında bir çocuğu ayağının altına aldığını, ağzını gözünü dağıttığını ve çaresizliğini anlatırken de gözyaşlarına boğuldu: “Hiçbir şey yapamadım. O çocuk gözümün önünde.”

Bunca acıya rağmen mantığını, yüreğini, empati yeteneğini yitirmemek nasıl bir şey?

“Bizim evimiz yanmış başkasınınki yanmasın istiyoruz. Bugün bize olan, yarın başkasına olacak. Anneler destek versin. Bizi hep terörist olarak anlatmışlar televizyonlarda. Geçen gün biri ‘asker, polis öldürmez’ diyordu televizyonda. Yahu binlerce insanI kim öldürdü? Biz insanız. Yüreğimiz, her ölene yanar. Asker, polis, sivil, gerilla…”

Terörist değil, anneyiz biz!

fahriye cukur ve anneler4

Çocuğunun cenazesinden başka bir şey istemeyen annelerin artık devletten, yönetimden, medyadan umudu kalmamış: “Anneler bize destek versin. Terörist değiliz, anneyiz biz!”

Filed Under: Agora

Tüm yazılar: Mehveş Evin

SON HABERLER

Melek Mosso’nun konserini ‘Milli Gençlik’ mi iptal ettirdi?

Isparta'daki Uluslararası Gül Festivali'nde sahne alması planlanan şarkıcı … Devamı...

NASA’nın Salda paylaşımı sonrası ziyaretçi artınca kirlilik de çoğalmış!

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tabiat Varlıkları Koruma … Devamı...

Kamyondan koşarak kaçan yabancılardan 35’i ‘yakalandı’; sınırdışı edilecekler

Kocaeli valiliği, bir kamyon kasasından çıkarak kente dağıldığı görülen … Devamı...

Ankara’daki ‘NATO zirvesi’nde neler konuşuldu?

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, İsveç ve Finlandiya'nın savunma … Devamı...

Bir günde 1260 vaka, dört can kaybı

Sağlık Bakanlığı, bugünün corona virüsü tablosunu açıkladı. Buna göre 24 … Devamı...

Bodrum’da deniz ve sahilden iki saatte 250 kilogram çöp çıktı

Muğla'nın Bodrum ilçesindeki deniz dibi temizliğinde 250 kilogram çöp … Devamı...

Kira düzenlemesi 10 güne hazır: ‘Kiracı da ev sahibi de mağdur olmayacak’

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, kira fiyatlarına … Devamı...

Yemeksepeti’nin işten çıkardığı işçiler davayı kazandı

Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (TÜMTİS), Yemeksepeti'nin Manisa'daki … Devamı...

Erzurum’da bulunan yavru kurtlar biberonla besleniyor

Erzurum'da bulunan dört kurt yavrusu koruma altına alındı, biberonla … Devamı...

Nuriye Gülmen ve Yasemin Karadağ 10’ar yıl hapis cezası

Kanun Hükmünde Kararname'yle (KHK) görevinden ihraç edilen akademisyen … Devamı...

Bizden ne bekliyorsunuz sahiden, pişmanlık ve özür mü?
Alışamıyor insan

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 1667 gündür hapiste

YAZARLAR

Ukrayna’dan Suriye’ye uzanan faylar

Bahadır Kaynak

Benim mezhepçi tanışlarım, aslında yok muydu?

Murat Sevinç

‘Hikaye’ olma hikayeler yaşa

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Yazarlar yazılarından sessizce çekilmesini bilmeli!

Mustafa Dağıstanlı

Kılıçdaroğlu aday olursa…

Levent Gültekin

Şöyle doya doya küfür de mi etmeyelim: Erşan Kuneri’nin düşündürdükleri

Arzu Uzunali

İsveç Köftesi, Kürt Böreği

Bahadır Kaynak

GÜNÜN 11’İ

Atılım Murat: Türkiye’nin ‘çok zorlanacak ülkeler’ listesinde yer alması üzücü

Dilek Güngör: Türkiye pandemi sonrası yakaladığı avantajı da kaybedecek

Kaan Sezyum: ‘2023’te kendi ejderhamızı yetiştireceğiz’ dense bile daha anlamlı

Tuncay Mollaveisoğlu: Erdoğan, kendisini Abdülhamit’in yansıması gibi görüyor

Esfender Korkmaz: Hükümet bilerek veya bilmeyerek istikrar önlemi almıyor

Alaattin Aktaş: Seçimin ne zaman yapılacağının ipucunu verecek tarih

Murat Muratoğlu: Uzaya giden astronotlar için şehir hastanesi de ihtimal dahilinde

Yılmaz Özdil: Valilik, otomatik silahlarla atış talimi yapanları kontrol ediyor mu?

Abdurrahman Yıldırım: İç içe geçmiş negatif döngüler süreci

İbrahim Kahveci: Merkez dövizleri satmadıysa 20 milyar dolar nerede?

Barış Yarkadaş: İktidar, muhalefetin zaafını yakaladı ve sonuna kadar kullanıyor

Salep soğanı toplayanlara 218 bin lira ceza

‘100 çocuklu doktorun kızları’: İki kadından Netflix’e ‘bizi ifşa ettin’ davası

Yavru karaca korumaya alındı

Bruce Willis basket attı: Hastalığı sebebiyle oyunculuğu bırakmıştı

Uzay’a gitmek için şimdiye dek 225 kişi başvurmuş

Futbolda Türk takımlarının Avrupa’daki yol haritası

Yaşlılar para ve bakım karşılığında ötenaziyi kabul eder mi: Japon yönetmen Cannes’da sordu

Ağzını açamıyordu: Dalgıçlar 12 metrelik balinayı ağlardan kurtardı

Uygulamalarda birini bulmak isteyen erkekler; önce tişörtünüzü giyin!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SANAT
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
  • AGORA
  • DİKEN’E TAKILANLAR
  • BİRİNCİ SAYFALAR
  • GÜNÜN 11’i
  • AKŞAM POSTASI
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 5 YAŞINDA
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
  • E-mail
  • Facebook
  • Google+
  • Pinterest
  • RSS
  • Twitter
  • Vimeo
  • YouTube

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi