Ülkeyi ayakta tutacak olanların okumamış cahil halk olduğunu söyleyen Sebahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bülent Arı, okuma oranı arttıkça kendisine ‘hafakanlar’ın bastığını ifade etti.
Cumhuriyet gazetesinin aktardığına göre, KRT’den Çağlar Cilara’nın programına katılarak ‘Barış için Akademisyenler’ inisiyatifiyle ilgili soruyu yanıtlayan Prof. Dr. Bülent Arı, ‘okumuş’ olarak nitelediği akademisyenlerin tehlikeli olduğunu söyledi.
Arı’nın iddiasına göre, Osmanlı sultanı Abdülhamid’in sonunu, bizzat kendisinin yaydığı laik eğitim kurumlarında yetişen kadrolar getirdi.
Arı ‘okumuşlardan’ da bu yüzden korktuğunu şöyle anlattı: “Okuma oranı arttıkça beni hafakanlar basıyor. Açıkçası korkuyorum. Her zaman cahil halkın ferasetine güveniyorum. Yani ülkeyi ayakta tutacak olanlar, okumamış, hatta ilkokul bile okumamış, üniversite okumamış cahil halktır. Onlar bu yanlışların hiçbirini yapmazlar, o beyannamenin ben neresinden tutayım. Daha önce Jön Türklerin yaptığı gibi ateşe sürüklüyorlar Türkiye’yi. Türkiye’nin okumuş kesimi, profesörlerden başlayarak geriye doğru en tehlikeli olanlar üniversite mezunları. Olayları en rahat okuyanlar ilkokul mezunları. Çünkü zihinleri berrak. Üniversite ve sonrası durum çok vahim, çünkü gidişatı okuyamıyorlar, zihinleri bulanık.”
Arı analizlerini, ‘trafikte en tehlikeli tiplerin üniversite mezunları olduğunu’ iddia edecek kadar ileri götürerek “Dünyanın gidişatını göremeyenler okumuşlardır. Okuma oranı arttıkça Türkiye’de olayları tahlil kabiliyeti azalıyor” dedi.
‘Sevdiklerimizden vazgeçeceğiz’
Prof. Dr. Arı, bombalı saldırılar dolayısıyla oluşan korku iklimini de ‘Türk milletine yakıştıramadığını’ şu sözlerle anlattı: “Cumartesi için herkes söylemişti, şuralara gitmeyin diye. Ben o yerlerde geziyordum. Pazar İstanbul’un boşalması hayra alamet değil, istenen oydu zaten.”
Prof. Arı programda Batı’nın Türkiye üzerinden oyunlar oynadığını iddia etti ve çatışmalarda kaybedilen hayatların da ‘gerekli’ olduğunu savundu.
Arı sözlerini şöyle bitirdi: “Erdoğan giderse tam bir felaketle karşı karşıya kalırız. Gelecek nesillere bir şey bırakabilmemiz için evet bizim de ölmemiz gerekiyor. Sevdiklerimizden de vazgeçeceğiz. Üzeri örtülü görünmeyen bir savaş halindeyiz, bunu kabul edelim.”