ŞULE TÜRKER
@suleturker34
Uzman klinik psikolog Şerife Budak Köse’yle söyleşimizin ikinci bölümünde ‘nokta atışı’ yaptık. ‘Ruhsal pandemi’yi ergenler ve 65 yaş üstü açısından ele aldık.
Pandemi bitince her şey normale dönebilecek mi yoksa az ya da çok birer hastalık hastası bireyler olarak mı hayatımızı sürdüreceğiz?
Bu süreç bir disiplin kazandırdı. Pandemi, bulaşıcı hastalıklar her zaman olabilir, o nedenle mümkün olduğunca belli şeylere dikkat edeceğiz. Salgın hastalıklara, pandemiye karşı ortak standartlar var; bunlar neler; maske, mesafe, temizlik diyoruz. Bunlara zaten bu süreçten sonra da dikkat etmemiz gerekecek.
Temizlik hastaları, hastalık boyutundaki titizler, okb’ler bu süreçte kendilerini normal hissetti mi?
Bunu çok genellememek gerekiyor ama bununla birlikte bunu duyduğum danışanlarım oluyor. Mesela, “Ben zaten hep böyle yaşıyordum” diyor. Bu cümleyi çok duydum. “Diğer insanlar da şimdi beni anlıyorlardır” diyor. Onlarda da böyle bir durum var. Tabii bunları çok genellememek gerekiyor.
Çocuklara ödev için baskı yapmayın
Yetişkinlere göre hayatın değişkenlerine daha çabuk adapte olan çocuklar pandemide çok farklı tepkiler gösteriyor. Sizin gözlemleriniz neler, aileler çocuklara nasıl yaklaşmalı? Örneğin ödev yapması için zorlamak mı doğru olan yoksa bırakmak mı?
Şimdi bu sorumluluk duygusuyla ilgili ama yapabildikleri kadar. Çocukların en büyük, en öğretici alanı arkadaş alanı, sosyallik alanı. Bizden daha fazla onlar arkadaşa, yaşıtlarına ihtiyaç duyuyor. O noktada ben çok zorlayıcı olmalarından yana değilim. Çünkü sistem de buna uygun işlemiyor. Bir çocuğu alıp hiç kımıldamadan, 5’er dakikalık, 10’ar dakikalık teneffüslerin dışında sabah 9’dan, akşam 4’e kadar bilgisayar karşısında oturtmak ve çocuğa ondan sonra iPad ya da sosyal medya yasağı koymak, en büyük çelişki. Çünkü çocuk bilgisayarın karşısında ders yapıyor, o ekranda istediği tuşa bastığında yanda oyun oynayabiliyor, arkadaşlarıyla sohbet edebiliyor. O kalıplar oturmadı, o normlar tam oturmadı. Ve biz çocukları ekrandan korumaya çalışırken pandemi çıktı. Bu çok zor bir şey. O nedenle çok da baskı yapmamak gerekiyor. Bu bir geçiş dönemi çünkü.
Peki oyun ya da film için bir limit de mi konulmamalı?
Çocuklara davranış kazandırmak, alışkanlık kazandırmak, onlara vereceğimiz sorumluluklar ve kurallarla oluyor. Bahsettiğim şey, bir kural olmasın değil. Kurallar olsun, şu kadar saat, şu kadar zaman tablet ya da ekran kullanımı mutlaka olacak ama ders konusunda bir çocuğu orada tutmak zor. Orada olabildiği kadar, yapabildiği kadar o sorumluluk bilincini vermek gerekiyor çocuğa. O da bir çeşit okul çünkü.
Okullar bir açıldı bir kapandı, şimdi yeniden açılacak. Bu durum çocukları nasıl etkileyecek?
Çocuklar biz yetişkinlerden farklı, daha kolay uyum sağlayabiliyorlar. Onların hayatında oyun var, onların hayatında hayal gücü var. O nedenle onlar bu konuda daha kolay uyum sağlayabilirler. Tabii ki uzun vadede etkileri ne olacak, onu zaman gösterecek. Ama okulun açılması onlar için büyük bir şey. Zaten son bir yıldır sadece ve sadece etkin olarak okullarda sosyalleşebiliyor bu çocuklar.
En büyük sıkıntı Z kuşağında olacak
Ergenlerin bu süreçte teknoloji bağımlısı olduğu, hatta bilgisayar başından kalkmamak için yemek yemediği, uyumadığı söyleniyor. Sizin ergenlere yönelik gözlemleriniz nasıl?
Ergenlerin internet bağımlılığı uzun zamandır gündemimizde vardı. Bu girmişti hayatımıza. Bu akıllı telefonların çıkması, bilgisayar kullanımı, oyunlar… Pandemi bunu yaydı. Eskiden 10 çocuktan biriyken, şimdi yarı yarıya karışımıza çıkıyor.
En büyük sıkıntı da orada olacak, ‘Z kuşağı’ diye adlandırılan bu çocuklar daha izole, daha sosyalliğe ihtiyaç duymayan bir kuşak. Sosyalliği ekran karşısında yaşıyorlardı. Ergenler zaten oyunlarını okuldan geldikten sonra ekranla götürüyorlardı, bu sadece arttı bu süreçte.
Peki bu durumla nasıl baş edilebilecek?
Orada da ergenlerle ilgili birtakım çalışmalara ihtiyacımız var. Bu ailelerin tek başına yapabileceği bir şey değil. Burada komplike bir şey geliştirilmesi gerekiyor.
65 yaş üzerinin zaman mefhumu yerle bir oldu
65 yaş üstü sürecin en çok bunalanlarından. İlk onlar yasaklandı. Aşı oldular yine yasaklılar. Onlara ilişkin sizin tespitleriniz neler?
O kuşak pek çok şey görmüş bir kuşak. En ağır gelen şey, bedensel aktivitelerinin kısıtlanması. Ciddi bir ölüm kaygısı ya da yakınlarını görememe kaygısı oluştu. Hareketsizlik, onlardaki zaman mefhumunu yerle bir etti. Sürecin en fazla yıprananı onlar oldu.