ASUMAN AYDIN ORUÇOĞLU
Reuters’in yayınladığı bir çalışma ülkemizde pek tartışılmadı. Çalışma, ‘haftada bir kaşık, yani 5 gram plastik yediğimizi’ gözler önüne seriyordu. Bedelini pandemiye dönüşen diyabet ve hızla artan otoimmün hastalıklarla ödediğimiz bu sorunu, dahiliye ve kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Nevres Koylan tüm bilimsel çalışmaları tarayarak araştırdı. Prof. Koylan, ‘mikroplastiklerin en yaygın kaynağı pet şişe ve damacanaların diyabete zemin hazırlayan insülin direncinin de en önemli kaynağı olduğunu’ vurguluyor.
Peki musluk suyu mu içeceğiz?
“Aman ha” diyor Koylan ve devam ediyor: “Bu kez de florür ve flor tehlikesi var.” Koylan’ın önerisi mikroplastiklerden korunmak için filtre su içilmesi. Tabii iyi bir filtreleme sistemini de çok iyi araştırıp seçmek gerekiyor.
Balda da plastik tehlikesi
Ne yazık ki mikroplastikler vücudumuza yalnızca içtiğimiz suyla girmiyor. Poşet çaylar, tuz, hatta bal bile mikroplastik içeriyor.
Koylan, balıkların denizden, arıların çiçeklerden mikroplastik taşıdığını vurguluyor: “Hayatımızın vazgeçilmezi haline gelen poşet çayların poşetleri de plastik liflerden yapılıyor.”

Kadınlar daha fazla etkileniyor
Koylan’ın kadınlara kötü bir haberi daha var. Ne yazık ki güzelleşmek için kullanılan kozmetiklerin büyük bölümü de mikroplastik içeriyor. Maskara ve rimeller ise mikroplastik riski açısından başı çekiyor.
Dahiliye uzmanı profesesör, ‘kadınlarda Hashimato kaynaklı hipotiroidin çok yaygın olarak görülmesinin altında kozmetiklerin etkisinin olduğunu’ belirtiyor.

Hücreleri etkiliyor
Mikroplastikler vücudumuza solunum, cilt ve sindirim sistemi aracılığıyla giriyor. Etkisini ise hücresel düzeyde gösteriyor. Koylan bunları, ‘partikül toksisitesi yani partiküllerin oluşturduğu toksik reaksiyon; oksidatif stres, yani hücrenin enerji üretiminin bozulması; enflamasyon yani iltihap; translokasyon yani hücrelerde genetik değişiklik ve kanser‘ diye sıralıyor.

Sağlıklı plastik yok
Birçok çalışma, plastikleri insanlarda ortaya çıkan sağlık sorunlarıyla İlişkilendiriyor. Koylan, “Yapılan birçok çalışma, bisfenol A (BPA) içeren plastikleri sağlık sorunlarıyla ilişkilendirmiş durumda. Ama BPA içermeyen plastikler de insan hormonlarını taklit edebiliyor ve sağlığa en az BPA içerenler kadar zararlı olabiliyor” diyor.
Profesör, kısa vadede, gelişmiş filtreleme sistemleriyle plastik alımının azaltılabileceğini belirtiyor. Ancak dünya genelindeki plastik kirliliğini gerçek anlamda azaltmanın tek yolunun ‘tek kullanımlık plastikleri ortadan kaldırmak, daha iyi geri dönüşüm çözümleri geliştirmek ve alternatif biyobozunur maddeler üretmek‘ olduğu gerçeğinin de altını çiziyor.
Poşet çaylara son verin
Koylan, insanların uzun vadeli çözümlerden önce alabileceği önlemleri ise şöyle sıralıyor:
-Poşet çay kullanımı bırakılmalı,
-Mümkünse mikropartikülleri süzebilen arıtma cihazları kullanılmalı,
-Hücresel oksidasyonu azaltmak için stres yönetimi öğrenilmeli,
-Yürüyüş ya da egzersiz yapılmalı,
-Tuz tüketimi azaltılmalı.