MESUDE DEMİR
Hareketsizlik sadece kas ve kemik sistemini değil vücuttaki tüm organ ve sistemleri etkiliyor.

Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği İkinci Başkanı Prof. Dr. Demirhan Dıraçoğlu, “Her derdin altında hareketsizlik var” dedi.
‘Hareket, egzersiz, spor’ veya ‘fiziksel aktivite’ ne derseniz deyin bunları yapmak sağlığınızı korumak, geliştirmek ve varsa hastalıklarınızı yönetmek için kendinize en büyük iyilik.
Yaşam kalitesini en fazla etkileyen rahatsızlıkların başında kas-iskelet sistemi hastalıkları geliyor. Hayatının bir bölümünde bel, boyun, kol ya da bacak ağrısı çekmeyen var mı? Bu şikayetlerin çok büyük bölümü aslında vücudumuzu yanlış kullanmamız ve yeterince hareket etmememizle ilişkili.
Yeterli düzeyde hareket ölümleri azaltıyor
Dünya Sağlık Örgütü raporlarına göre yeterli düzeyde hareket edenlerde tüm nedenlere bağlı ölüm oranları yüzde 20-30 oranında azalıyor. Örgüt 18-64 yaş arasında, kalp ve dolaşım sisteminin korunması, kas ve kemik sağlığının gelişimi ve bulaşıcı olmayan kronik hastalık risklerinin önlenmesi için haftada en az 150 dakika orta şiddetli aerobik aktivite ya da 75 dakika şiddetli fiziksel aktivite öneriyor. Sağlık Bakanlığı’nın önerisiyse haftada üç dört kez 30-60 dakikalık orta şiddette fiziksel aktivite yapılması.
ABD aktiviteyi hastalıkları önlemede ve tedavi etmede standart bir uygulama haline getirmek amacıyla yaklaşık 10 yıl önce egzersizi ‘ilaç’ ilan etti. Kişiye özel ‘reçetelenme’sine vurgu yaparak… Önerilen düzeyde hareket etmek, kalp ve damar hastalıkları, hipertansiyon, inme, tip 2 diyabet, metabolik sendrom, osteoporoz, kas kaybı, meme ve kolon kanseri, depresyon gibi hastalıklardan korunmada önemli rol oynuyor. Kilo kontrolüne katkısını da ise sanıyorum bilmeyen yok.
Hareketsizlik her başın belası

“Hareketsizlik her başın belası” diyen Dıraçoğlu etkisini şöyle anlatıyor: “İnsan vücudu hareket etmek üzere planlanmış. Hareketsiz kalınca bütün sistem etkileniyor. Kalbin atımı bozuluyor, yeterince atmıyor. Akciğerin kapasitesi düşüyor. Karaciğer, böbrek fonksiyonları olumsuz etkileniyor. Bağışıklık sistemi aşağıya çekiliyor, daha sık hasta olunuyor. Daha çok depresyona giriliyor. Hareket bu kadar önemli! Kendimizi hareketlendirebilsek bedensel ve ruhsal birçok sorunu aşağılara çekme şansımız var. Üstelik hareket etmenin hiçbir maliyeti yok. Tabii ki bunu planlayacak kişi yine uzman doktor olmalı. Altta yatan örneğin kalp hastalığı varsa, özellikle belli bir yaştan sonra bir şey yapayım derken kalp krizi geçirebilirsiniz.”
Hareketsizliğin son yıllarda gösterilen başka etkileri de var. Dıraçoğlu, covid aşılarının hareketsiz kişilerde yeterince etkili olmadığını söylüyor: “Aşının bile etkili olabilmesi için belli bir hareket düzeyine ulaşmak gerekiyor.”
Mikrobiyotaya iyi geliyor
Son yıllarda üzerinde çok çalışılan konulardan biri de aynı bedende yaşadığımız bakteriler, virüsler, mantarlar. Özellikle dost bakterilerin, yeterli miktarda olması sağlığımızın anahtarlarından biri. Vücudumuzdaki bakteriler topluluğuna ‘mikrobiyota’, mikrobiyotanın sahip olduğu genetik materyale ise ‘mikrobiyom’ deniyor. Aktif insanların mikrobiyomları daha sağlıklı. Bakterilerin en fazla bulunduğu organ bağırsaklarımız. Buradaki mikrobiyotanın değişimleri tüm vücut sağlığımız için önemli. Hareket etmek bağırsak mikrobiyotasının biyoçeşitliliğini artırıyor. Haftada en az üç gün, düzenli egzersiz bağırsaktaki faydalı bakterileri artırarak genel vücut sağlığına katkı sağlıyor.
Dıraçoğlu hareketsizliğin bağırsaktaki mikrobiyom çeşitliliğini azalttığını belirterek, “Mikrobiyomu düzeltmenin en önemli yollarından biri hareket düzeyini artırmak” diyor.
Fenomenlere değil hekimlere güvenin
Sosyal medyada hekim olmayan ya da sağlık alanında yetkinliği olmayan pek çok kişi sağlık tavsiyelerinde bulunuyor. Binlerce takipçisi olan bu hesaplar yalan, yanlış tedavi yöntemlerini buralarda tanıtıyor. Pek çoğunun ticari bağlantıları nedeniyle verdiği tavsiyeler sağlığı riske sokuyor.
Türkiye’de toplam üç bin fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanı ve yaklaşık bin asistanı bulunduğunu vurgulayan Dıraçoğlu şöyle devam etti: “Sağlığımızı korumak ve riske atmamak adına kas-iskelet sistemi sorunlarında ve her türlü rehabilitasyon uygulamasında mutlaka fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman doktorunun görüşü alınmalı. Türkiye fiziksel tıp ve rehabilitasyonda Avrupa’nın en iyi ilk üç ülkesi arasında yer alıyor. Ama bakıyoruz bu alanla ilgili herkes bir şeyler söylüyor. ‘Şunu yapın, bunu yapın, egzersiz yapın, yapmayın, şu masajı, bu hareketi yapın’ vs. Bir şey tavsiye etmeden önce hekimlerin bakması, değerlendirmesi lazım. Biz altı yıllık tıp eğitimi üstüne, dört yıl uzmanlık eğitimi alıyoruz. Örneğin vücudun çeşitli yerlerinde sık görülebilen ağrıların altında çok farklı hastalıklar yatabilir. Ağrıya neden olan hastalığın çok iyi teşhis edilmesi, tedavinin de buna göre planlanması gerekir.”