NEVŞİN MENGÜ
@nevsinmengu
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “500 hektar yandı deniyor ama 5 bin hektarlık alan yanmış olabilir” dedi. Yazık!
Yanan aslında koca bir ekosistem. ‘Yangına uçaklar niye müdahale etmedi, bu kadar alanın yanmasına izin verildi’ tartışması sürüyor. Art arda gelen açıklamalar ve verilen bilgiler ışığında şunu anlıyoruz:
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Türk Hava Kurumu’nun (THK) orman yangınlarına müdahale edilmesi için açılan ihalede çok yüksek fiyat verdiğini, bu nedenle söndürme çalışmalarında uçak yerine helikopter sağlayan başka bir firmayla anlaşıldığını söyledi.
THK’nın verdiği fiyat pekala daha yüksek olabilir, zira verilen fiyat sunulan hizmetle orantılıdır. Helikopterle yangın söndürme hizmeti vermek daha az maliyetli olabilir, ancak bu yöntemin aynı zamanda daha az etkili olduğunu anlıyoruz. Bir İskoç atasözü vardır, “Ben ucuz ayakkabı alacak kadar zengin değilim” diye. Bu hesap da buna benzer. “Orman yangınlarına müdahale işini daha ucuza bağladık, THK’ya para vermedik” diye hinlik yaptığını düşünürken, binlerce hektar ormanın kaybedilmiş olması aslında Türkiye için daha büyük maliyettir.
‘THK’nın uçakları bakımlı mı değil mi’ meselesi burada tartışılan başka bir konu. Kurum, uçakların sağlam, uçmaya hazır olduğunu söylüyor. Orman Bakanı Pakdemirli ise bunu yalanlıyor. “Ben de pilotum o uçaklarla uçmam” diyor. Bakanlıktan ihale alamayınca, önemli bir gider kaleminin kaybolup uçaklara gerekli bakımın yapılamamış olması olası. Ne var ki THK durumun öyle de olmadığını söylüyor. Bir THK yetkilisi Sözcü gazetesine verdiği röportajda, kurumun aynı uçaklarla geçen sene Yunanistan’a yangın söndürmeye gittiğini, havacılık festivallerine katıldığını hatırlatıp “Uçaklarımız bakımsız değil, tam tersine bakanlığın işi ihale ettiği yangın söndürme için kullanılan helikopterler sağdan soldan toplanmış” diye de ekledi.
Bakan Pakdemirli ise asıl baklayı sonunda ağzından çıkararak, “THK ana muhalefetin oyuncağı olmuş durumdadır güvenmiyorum” dedi. Böylece asıl meseleyi anlıyoruz.
Sabah yazarı Mahmut Övür de, bakanın ne demek istediğini açarcasına THK’nın avukatının CHP’li Haluk Pekşen olduğunu yazmış.
Bu durumda tablo apaçık ortaya çıkıyor. İktidarın ‘bizden adamlarla çalışmazsan, bizim çocukları musluğun başına oturtmazsan cezalandırırım’ taktiği devam ediyor. Ve artık işin enteresan olmaktan çıkan tarafı, Bakan Pakdemirli bunu açık açık söylemekte de beis görmüyor.
Brezilya Devlet Başkanı Bolsonaro, Amazonlar cayır cayır yanarken bir şey yapmamayı tercih edenlerden. Bolsonaro, “Bu yangınları bizi kötü göstermek için çevreciler çıkardı” demişti, şimdi de “Söndürecek kaynağımız yok” diyor. Fransa’dan gelen yardım edelim çağrısını da ’emperyalist bulduğu’ için reddetti.
Popülizm ve popülizmin beslendiği klientalizm ile nepotizm sadece uygulandıkları ülkelere zarar veren sistemler değil. Popülizm, tüm insanlığın, dünyayı beraber paylaştığımız canlıların üzerinde hak sahibi olduğu doğaya, çevreye, kaynaklara zarar veriyor. Popülizm, otokrat sistemler, tüm dünyanın sorunudur.