Türkiye’nin çevre sorunlarının artarak kronikleşmesinde, adaletsizliğin tırmanmasında, hukukun işletilmemesinde, yaşam alanlarının, doğal, tarihî ve kültürel varlıkların birer birer yok edilmesinde büyük rol oynayan ÇED muafiyetine “dur” dendi. Anayasa Mahkemesi, Çevre Yasası’na geçici 3. Madde olarak konan ve köprü, otoyol gibi milyarlarca dolarlık projeleri ÇED raporlarından muaf tutan değişikliği durdurdu.
Fakat, Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu’nun dikkat çektiği başka bir konu var. Bozoğlu,“Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”un yürürlüğe girdiğini, “ÇED gerekli değil” veya “ÇED olumlu” kararlarının iptali için açılan davaların süre ve usulleriyle ilgili düzenlemeler yapıldığını belirtiyor.
Bu düzenlemenin, hem kararların alınmasını aceleye getireceğinden hem de tartışmalı projelere halkın katılım hakkını sınırlandıracağından endişe ediliyor. ÇED kararlarına dava açmak için eskiden 60 gün olan süre 30 güne indirildi. ÇED raporuna karşı açılan davanın da mahkemece yedi günde incelenmesi gerekiyor. Bu süreler, adil yargılama için gerçekçi süreler değil. Bu düzenleme, kimi zaman dile getirilen “idari davaların yatırımları engellediği” zihniyetinin bir ürünü. İvedi yargılama, pek çok projenin önünü açmaya çalışmanın yeni bir taktik oyunundan başkası değil…